Kadınlar eşini iyi tanımalı!



ÖNCELİKLE her başarılı erkeğin arkasında bir kadının olduğu gerçeğini unutmayın. Kadınların, erkekleri çileden çıkartan en eksi yönleri, çok konuşmaları olarak gösteriliyor. Bunun dışında, eşinin, kendisi için vazgeçilmez olduğunu hissettirmeli. Enerjik, canlı ve pozitif enerjisi yüksek kadın, erkekler için mükemmel olarak değerlendiriliyor. Evlilikte yaşanan sorunları konuşurken, ortamı gerginleştiren kadınlar, erkeklerin en korktuğu kadın tipidir. Kadınlar daima bakımlı ve heyecanlı olmalı. Artık eski heyecanını kaybetmiş, bakım konusunu 3 ayda bir hatırlayan kadınlar, erkeklerin kendilerini aldatmasına zemin hazırlar. Bu nedenle, erkeğinizi iyi tanıyın ve ona yakın olmaya çalışın.

Tartışmanın ana nedeni iletişim eksikliği



KADINLARIN baş taleplerinden biri, iletişim kurmak. Konuşmaya çok önem veren kadınlar, yatakta da konuşmaktan yanalar. Özellikle sevişme sonrasında erkeklerin sanki aralarında hiçbir şey yaşanmamış, biraz önce coşkulu, şehvetli olan, istekli görünen kendileri değilmiş gibi davranmalarından, hemen giyinip televizyonda maç seyretmelerinden veya yatıp uyumalarından ya da giyinip evden çıkmalarından rahatsız oluyorlar. Kadınlar, cinsellik sonrasında da iletişime ihtiyaç duyuyor. Uzmanlara göre, çiftler arasındaki tartışmalar en çok bu konuda çıkıyor. Kadınlar, cinsellik sonrasında da sevildiklerini duymak istiyor.

Erkekler ve Kadinlara Gore Cinsellik



Kadın duygusal yaklaşıyor ve ilgi bekliyor. Erkekler ise daha dürtüsel aşk yapıyor.

Kadınlar beyniyle sevişiyor

Kadınlar ve erkekler arasındaki fark, cinsel yaşamda da kendisini gösteriyor Prof. Dr. Sedat Özkan'a göre; erkek cinselliğe dürtüsel, kadın duygusal yaklaşıyor ve eşinden şefkat bekliyor.

Birbirlerini anlayamayan kadın ve erkek, sosyal yaşamda olduğu gibi, cinsel yaşamda da mutsuz oluyor. Uzmanlara göre, cinsel mutluluk, çiftlerin hem kendilerinin, hem de partnerlerinin istek ve beklentilerini çok iyi bilmeleriyle mümkün olabiliyor. Peki ama, kadınlar ve erkekler cinsellikten ne bekliyor, ne istiyorlar? Prof. Dr. Sedat Özkan, kadın ve erkeğin cinselliğe bakış açısının farklı olduğunu, bu nedenle de pek çok çiftin sorunlar yaşadığını söylüyor.

'İlişkiye zarafet katın'
Özkan, bu farkları şöyle açıklıyor: "Kadınlar beyniyle, erkekler beliyle seks yapar. Erkek, cinselliğe dürtüsel, kadın ise duygusal yaklaşıyor. Kadının beyni ne kadar rahatsa, cinsellikten aldığı zevk de o kadar kolay olur. Aksi halde, cinsellik görev gibi oluyor. Erkek eve geliyor, karısıyla iki çift laf etmeden, konuşmadan cinselliği yaşamak istiyor. Böyle olmaz. İlişkiye zarafet katmak gereklidir. Bütün beyinsel zenginliğimizi ilişkiye yansıtacağız ve paylaşacağız. Erkeğin beyni kısırsa, dürtüsü kuvvetli de olsa, ilişkiye mutluluk getiremez.

'Her şey seks değil'
Erkek, kadından farklı olarak cinselliği duygudan önce düşünüyor ama, bu erkeklerin duygusuz olduğu anlamına gelmiyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, erkekler için de duygular seks için önemli. Hatta bazı erkekler, aşık olmadğı bir kadınla birlikte olamıyor. Erkekler de unutulmaz birlikteliklerden hoşlanıyorlar. Özellikle de ciddi ilişkilerde öpüşmeye, sarılmalara önem veriyorlar. Erkekler, her ne kadar duyarsız görünürlerse görünsünler, ilişkinin her yönü üzerine kafa yoruyorlar, şefkat ve yakınlık arıyorlar. Erkeklerin hep incecik vücutlu seksi kadınlardan hoşlandığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Dergilerde gördüğümüz o muhteşem güzeller, onların sandığınız kadar ilgisini çekmiyor. Erkekler, sıradan kadınları daha çekici ve seksi buluyor.

'Görev olmamalı'
Kadınlar için duygular çok önemli olduğundan, cinselliğin görev gibi yapılmasından yana değiller. Bu yüzden de ilişkinin başında olduğu gibi cinsellik için de özel anlar yaratılmasını bekliyor, romantizm istiyorlar. Eşlerinden sevgi sözcükleri duymayı arzuluyor ve şefkat bekliyorlar. Kadınların partnerlerine mesajı: "Cinselliği heyecanlı hale getirecek çözümler bul!"

Alisveris Kadindan Sorulur



Evlerde alışverişin yüzde 70'ini kadınlar yapıyor, alışverişe çıkma kararını da yine yüzde 83 kadın alıyor. Bir kadın müşteriyi memnun etmek, 6 müşteriye bedel....

Kadın duygusaldır markaya bağlanmak ister. Hizmetten memnun kalmışsa minnetini alışveriş yaparak sunar. Memnun kalmazsa terk eder ve muhakkak olumsuz konuşur. Bunlar, "Kadınlar ne ister" sorusuna yanıt arayan "Derin Demografi Seminerleri" nin ilkinde ortaya konulan sonuçlardan birkaçı...

ARAŞTIRMALARIN SONUCU
AK'S Uluslararası Perakende ve Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Nur Akgerman da seminerde şu tespitlerde bulundu: "Kadına biçilen rolde şöyle birtakım yargılar var: Erkek kazanır, kadın harcar. Kadının vakti boldur. Kadın güzelini bilir, iyisini bulur. Kadın araştırıcıdır, fedakardır uğraşır. Dünyadaki en güçlü tüketici grubu kadınlardır..." Akgerman, sunumunu global araştırma sonuçlarıyla da destekliyor. Buna göre, alışverişin yüzde 70'i kadınlar tarafından yapılırken, alışveriş kararını da yüzde 83'le yine kadınlar alıyor.

REKLAMLAR ETKİLİYOR
Peki kadınlar alışveriş yaparken nelere dikkat eder? Art Group'tan Hakan Senbir'e göre, kadınlar pazarlama açısından kesinlikle farklı bir konuma oturtulmalı. En büyük farkları ise alışverişçi bir kimliğe sahip olmaları, erkeklerden daha uzun süre yaşamaları... Hakan Senbir'in kadın müşteriler için yaptığı tespitleri ana başlıklar halinde şöyle sıralamak mümkün:

* Kadınlar aldıkları ürün ve hizmetin ardındaki kalite vaadinin tutarlı olmasını istiyorlar.

* Kaliteyi ilk seferde yakalamak için alışverişe daha fazla zaman ayırıyorlar. Reklamda verilen mesaja daha fazla dikkat ediyorlar.
n Reklamın, kadının içinde bulunan alışverişçi ruhu tetiklemesi gerekiyor.

* Markanın kadınların kalbine duygu aktarımı, marka inşa sürecinde olduğu kadar, satın alma sürecinde de etkili oluyor.

* Kadınlar karanlığı ve karanlık şeyleri sevmez. Bu nedenle reklamlar, kadınlara moral verecek ve onların hayal dünyasını tetikleyecek ışığı, hem estetik değerler hem de olumluluk ve yaşam göstergesi olarak yakalayabilmelidir.

* Kadınlar bir ürünün hayatlarına neler katacağını bilmek ister.

* Kadınlar için alışverişte duygusal değerlerin dışında rasyonel manada mutlaka bir satın alma nedeni vardır.

6 FARKLI PROFİL VAR
Nur Akgerman'a göre de kadınlar erkeklerden daha çok marka bağımlısı. Kadınlar servis kalitesinden memnun oldukları yerlerden alışveriş yaparak teşekkürlerini sunuyorlar. Akkerman, "1 kadın eşittir 6 müşteri" diyor. Anne, ev kadını, eş/sevgili, arkadaş, kadın ve iş kadını; hepsi alışverişte farklı davranışlar sergiliyor. Akgerman, kadınların sosyo ekonomik statüsüne göre alışveriş
alışveriş davranışlarını ise şöyle sıralıyor:

* Çalışan ve vakti az olan bir kadın, alışverişte erkeksi davranışlar sergiliyor. Metroseksüel erkeklerse kadınsı...

* Kadınların yüzde 42'si, alışverişle kendilerini ödünendirdiğini ve çok daha iyi hissettiklerini söylüyor.

* 35 yaş üstü kadınlar kolaylık ve hız peşinde. 60 yaş üstü kadınlar ise genenikle sosyal nedenlerden ötürü alışveriş yapıyor.

* Kadınlara göre, alışveriş hala bir macera. Kadınların yüzde 60'ı en iyi fiyatı yakalamanın ve yeni çıkmış bir ürünü keşfetmenin onlara keyif verdiğini söylüyor.

* Kadınlar, eskiye göre moda ve trendlerle çok daha az ilgilendiklerini söylüyor. Ama yine de yüzde 55'lik bir bölüm, hala demode görünmek istemiyor.

Karşı Cinse Neden İlgi Duyuyoruz?



ERKEKLER ve kadınların karşı cinse neden ilgi duyduğu, 20 madde altında toplandı.

Aşkın bilimsel dili

Uzmanlara göre, sevgili seçiminde ispatı yapılan 20 bilimsel madde etkili.

BEL KALINLIĞI ÖNEMLİ
BİLİMADAMLARI, kadınlar ile erkeklerin evleneceği ya da ilişki yaşayacağı kişilerde hangi özellikleri aradığını ortaya koydu. Amerikalı bilimadamlarının araştırmasına göre; kadın ile erkeklerin partner seçiminde bilimsel olarak 20 madde etkili oluyor. İşte, bilimadamlarına göre, aşka dairn 20 bilimsel gerçek...

1- Kadınların evli erkekleri çekici bulmasının nedeni, kokudan kaynaklanıyor. Kadınlar eşlerinin kokusunu taşıyan erkekleri temiz kokulu erkeklerden bile daha fazla çekici buluyor. Bunun arkasında, kadının kendisini en az diğer kadınlar kadar güzel ve değerli olduğunu kanıtlama duygusu yatıyor.

2- Erkekler, partner seçerken kadınların vücut oranına çok büyük önem veriyor. Bel kalınlığının kalça kalınlığına bölünmesiyle ortaya çıkan bu ölçü kadının çekiciliğinde etken oluyor. Bu oran 0.7 olan kadınlar erkekler tarafından çekici ve seksi bulunuyor.

3- Kadınlar, dar kalçalı, ince bacaklı, göbeksiz ve geniş omuzlu erkekleri çekici buluyor.

4- Kadın ile erkeklerin büyük bir kısmı, yüzleri kendisine benzeyen kişilerle ilişki kuruyor.

5- Kadınlar, yüzük parmakları işaret parmağından uzun erkekleri seksi buluyor. Bilimadamlarına göre, üretken olanların hormonlarına bağlı yüzük parmağının uzun olmasının yattığını söylüyor.

6- Kadın ile erkekler, gözleri parlayan insanları çok fazla seksi buluyor. Gözlük takanların ise, bilinçaltında güçsüz olduğunu düşündürmesi bu insanların çekiciliğini önlüyor. Bu arada kadınlar, mavi gözlü erkeklerin en seksi erkekler olduğunu düşünüyor.

7- Bakışmanın bir ilişkinin başlamasında en önemli etken olduğunu belirten bilimadamları, 4 dakika bakışan çiftlerin birbirlerinden etkilendiğini söylüyor.

8- Ağzı burun genişliğinden 1.618 kat geniş olan erkekler, kadınlar tarafından çekici bulunuyor.

9- Parfüm yerine hafif ter kokan erkekler daha çekici bulunuyor. Erkeğin ter kokusu kadının beynine etki ederek aklına cinselliğe getiriyor.

10- Erkekler, kadınları en çok üretkenlik döneminden çekici bulduklarını söylüyor. Bunun nedeni ise, kadınların bu dönemde "dişilik" hormonlarının zirveye ulaşmasına bağlı olarak yaydığı parfüm etkili kimyasal bir koku...

11- Kadınların büyük çoğunluğu ünlü aktör George Clooney gibi maço ve erkeksi yüz hatlarına sahip erkekleri tercih ediyor. Bebeksi yüzler ise, kadınlarca çok çekici bulunmuyor.

12- Kadınlar kaslı vücuda sahip erkekleri çekici bulsa da iş aşırı kasa gelince durum tam tersine dönüyor.

13- Kadınların çoğu, zengin erkeklerle birlikte olmayı tercih ediyor.

14- Tüm kadınlar yakışıklı erkekleri, erkekler ise güzel kadınları bilinçaltında çocuklarının güzel olmasını istediği için tercih ediyor.

15- Hem kadınlar hem de erkekler mizah yeteneği gelişmiş kişilerle birlikte olmayı istiyor.

16- Kadınlar, diğer kadınlarca beğenilen erkeklerle erkekler ise, hemcinslerinin çekici bulduğu kadınlarla ilişki yaşamaktan mutlu oluyor.

17- Kadınlar, simetrik bir yüz ile vücuda sahip erkekleri çekici buluyor.

18- Kadınlar, kirli sakallı erkekleri de çok çekici buluyor. Bunun arkasında ise, kadınların bu erkekleri daha özgüvenli bulması yatıyor.

19- Kadın ile erkeğin boylarının oranı 1.09 olduğu takdirde, her 2 cins de birbirinden daha çok etkileniyor.

20- Kadınlar da, erkekler de sosyal olan ve geniş arkadaş çevresi olan kişileri çekici buluyor.

Bakımlı kadınlar bunalım kaynağı



Kozmetik harikası güzel kadın imajları, doğalları bunalıma sokuyor. Bu durum bakımsız kadınları mutsuzluğa itiyor....

Hiç kuşkusuz güzel ve bakımlı kadınlar, erkekler ve hatta kadınlar da dahil herkesin dikkatini çekiyor. Ancak, bakımlı kadınlar her ne kadar etrafta çiçek etkisi yaratsa da doğal kadınları derinden vuruyor. Bunu biz değil, uzmanlar söylüyor. İngiltere'de, 2 bin kişinin katıldığı bir araştırma sonrasında, süslü-püslü gezmeyen, günlük hayatta oldukça rahat olan kadınlar, bakımlıları gördüklerinde mutsuz olduklarını söyledi. Araştırmaya katılan 10 kadından sekizi, dünyanın kendilerini algılayışının bozulduğunu söylerken, kadınların yarısı "Güzel olsaydım kariyer basamaklarını daha kolay tırmanırdım" diyor.

KARİYER ENDİŞESİ...
Araştırmaya göre görünüşleri yerine akıllarıyla kabul edilebilmek için yıllardır verdikleri mücadeleye karşın, kozmetik harikası ünlüler yüzünden kadınlar yine eski günlere dönme endişesi içinde. Yine araştırmaya katılan ve yarısı evli kadınlara göre kariyer sahibi erkekler başarılı kadınlarla olmak istemiyor çünkü rekabeti sevmiyorlar. Erkek için güzellik daha önemli. 10 kadından yedisi ise, vücut ölçüleri yüzünden istedikleri hayatı süremediklerinden şikayetçi.

YAŞLILIK KORKUTUYOR
Katılımcıların yüzde 46'sı vücutları daha güzel olsaydı işlerini, yüzde 12'si ise eşlerini değiştirebileceklerini düşünüyor. Kadınlar ayrıca yaşlanmaktan da korkuyor. Katılımcıların yüzde 58'i kendilerinden genç, yüzde 42'si kendilerinden güzel gözüken kadınları, yüzde 36'sı da kendilerinden genç olan bütün kadınları kıskanıyor. Uzmanlar araştırmayı şöyle yorumluyor: "Kadınlar kozmetiklerle güzelleştirilmiş vücutlarla karşılaşıyor ve güzel görünenlerin daha iyi yere geldiklerini görüyor."

Kortizon Haplarla Kilo Almak



Kilo almak isteyen bazı kadınlar eczanelerden kortizon haplarını satın alıp içiyorlar. Bunların etkileri nedir?

İŞTE son derece hayati bir soru. Uzmanlar kadınların doktora başvurmadan eczanelerden kortizon ilaçlarını almalarını çok tehlikeli buluyor. Çünkü kortizon ilaçları, kadınlarda inanılmaz hasarlara yol açabilir. Kortizon, metabolizma üzerinde etkili, yağ dokusunda toplanmaya neden olan bir hormon. Doktorların bile hastalarına verirken kırk defa düşündüğü, ancak doğru hastalıklarda çok yararlı sonuçlar veren, değerli bir ilaçtır. Fakat kortizon yanlış kullanıldığında büyük sorunları beraberinde getiriyor. Bu ilacı kullanan kadınlarda bağışıklık sisteminin baskılanması sonucu öldürücü enfeksiyonların gelişmesi, cildin incelmesi, kolay kanamaların ortaya çıkması gibi rahatsızlıklar gelişiyor. Düzgün bir kilo alımı değil de sadece gövdede şişmanlama, kol ve bacaklarda incelme (patatese geçirilmiş 4 kürdan) şeklinde çirkin bir kilo dağılımı yapar.

Kokunuz sizi ele veriyor



Güzel kokmak ve farklı olmak elbette ki hanımların en büyük arzusu. Peki parfüm kullanmayı biliyor musunuz? İşte size bu konuda küçük ama çok etkili ipuçları.

Vücut: Parfümler kokularını yaymak için sıcaklık, hareket gibi faktörlere ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle parfüm sürmek açısından vücudun bazı bölgeleri ayrıcalıklıdır: Sıcak ve nemli noktalar. Koltuk altları, göğüs araları, ense, kulak arkaları ve göbek kanın fazla pompalandığı noktalar. Bilek içleri, şakaklar ve boyun. hareketli noktalar. Dirsekler ve diz içleri.

Saç: Saçınızı parfümlemek istiyorsanız, öncelikle temiz olmalarına dikkat edin. Kokuların birbirine karışmaması için şampuanınızı kokusuz olanlar arasından seçin. Saçlarınız kısa ise saç diplerinize, uzun ise uçlarına sıkmanız yeterli olacaktır.

Giysiler: Parfümler pamuklu, yünlü gibi doğal lifle dokunmuş kumaşlarda çok kalıcıdır ve rahat yayılır. Parfümünüzü ceket ve mantoların astarlarına, etek ve elbiselerin etek baskılarına sıkın. İpekli giysilerinize parfüm sıkmayın, kalıcı lekeler bırakır. Parfümünüzü sık sık değiştiriyorsanız, sadece vücudunuzu parfümlemekle yetinin. Mücevher ve özellikle incilerinizin yakınında parfüm kullanmayın. Parfümlerdeki alkol mücevherlerin parlaklığını yok eder ve incileri sarartabilir.

Evlilik ve ruh sağlığı



İngiltere'de yapılan bir araştırmaya göre evlilik, kadınların ruh sağlığı için faydalı, ancak erkekler için zararlı. Evli erkeklerin sevgilileriyle evlenmeden birlikte yaşamayı tercih eden erkeklerden daha fazla ruhsal sorun yaşadığı iddia ediliyor.

Londra'daki Queen Mary Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre kadınlarda bu durumun tam tersi geçerli. Evlenmeden bir erkekle birlikte yaşayan kadınlarda ruhsal problemler, evli kadınlardan daha fazla görülüyor. Uzmanlar, ilişkilerin evlilikle sonuçlanmasının kadının ruh sağlığına iyi geldiğine dikkat çekiyor. Bu arada ruhsal olarak en sağlıklı durumda olan kadınların ise yalnız yaşayanlar olduğu belirlendi.

4430 kadın ve erkek denek üzerinde, ilişki ve evliliklerin ne tür etkileri olduğunu araştıran uzmanlar, kadınlar için ‘‘güvenlik’’ duygusunun daha önemli olduğunu, erkeklerde ise ‘‘kıstırılmışlık’’ duygusunun büyük sorun yarattığını belirtiyor.

Araştırma, ayrılık ya da boşanma sürecinde de kadınların erkeklerden daha fazla etkilendiğini, depresyona girme riskinin daha fazla olduğunu ve daha uzun sürede iyileştiğini gösteriyor. Ayrılıktan sonra yeni bir ilişkiye giren erkeklerin de, ruhsal olarak bekar kalan ya da yeniden evlenen erkeklerden daha iyi olduğu belirtiliyor. Araştırmaya katılan kadınlar içinde ruh sağlığı en kötü olanların, boşanma sonucu yalnız kalan kadınlar olduğuna dikkat çekiliyor.

Saclarına Özen Göstermelisin



Saçınla barışık olmak için önce ona iyi davranmayı öğrenmen gerekiyor. Ona saygıda kusur etmez ve incitecek tavırlardan kaçınırsan, onun da seni mutlu etmemesi için hiçbir sebep kalmaz!

SAKIN YAPMA
Paket lastiği gibi üzeri kaplanmamış çıplak lastikleri toka niyetine kullandığında, saçlarına ne büyük bir eziyet ettiğini biliyor musun? Saç telleri rahatlıkla bu lastiğe dolanır; hem düğüm olur hem de çabucak kırılırlar.

DOĞRU OLAN
Saçını toplamak için lastik bir toka kullanmak istiyorsun, saçının sağlığı için üzeri kumaş ya da iplik dokuma olanları tercih etmelisin. Üstelik çeşitli renklerini bir arada kullanarak hoş şekiller yaratabilirsin.

SAKIN YAPMA
Saçını kuruturken, fönü çeşitli yerlerden gelişi güzel tutmamalısın. Bu uygulama saçın parlaklığını alır.

DOĞRU OLAN
Daha fazla parlaklık için saç kurutma esnasında yapman gereken, fön makinesini köklerden uçlara doğru tutarak kurutmak

SAKIN YAPMA
Saçını asla sırılsıklamken taramaya kalkma. Saç ıslak olduğunda üç kat daha zayıftır ve kırılmaya müsaittir.

DOĞRU OLAN
Banyodan çıktıktan sonra bir süre havluyla bekle. Nemi alınmış saç, taranmaya en uygun saçtır. Bu arada kullanacağın tarağın da geniş dişli olmasına dikkat et.

Makyaj Yapma Sanatı



Formüllerle, sıkıcı ezberlerle uğraşmana gerek yok, makyaj yapmak, püf noktalarını bilirsen aslında çok kolay.

Makyaja başlamadan önce;

* Makyajını temiz ve nemlenmiş bir cilt üzerine yaparsan daha güzel bir görüntü elde edersin. Ama temizleme ve nemlendirme işlemlerini, makyajdan en az bir saat öncesinde yapmalısın. Özellikle nemlendiricini makyajdan hemen önce kullanmamalısın. Çünkü cilt, kremle birlikte boyayı da emebilir, özellikle allık sürerken parça parça bir görüntü yaratabilir.

* Makyajdan önce saçlarına son şeklini ver. Böylelikle sprey, jöle gibi şekillendiriciler makyajına karışmamış olur.

* Ne giyeceğini önceden belirle ki, makyaj için kullanacağın renkleri ve makyaj tarzını da önceden kestirebilesin.

* Fondöten seçerken cilt rengini iyi belirlemen gerekir. Bunun için en uygun ışık, gün ışığıdır. Kozmetik merkezlerini aydınlatan florasan lambalar, cildi olduğundan daha soluk gösterir.

Şimdi makyajımıza başlayabiliriz...

Fondöten kullanırken dikkat etmen gereken en önemli nokta, genç bir cilde sahip olduğun için hafif formüllü ürünler seçmek. Ten rengine uygun seçtiğin fondöteni sünger ya da parmaklarını kullanarak önce izlerin üzerine uygula. Sonra nokta nokta tüm cildine değdir ve sünger yardımı ile eşit miktarda tüm yüzüne dağıt. Cildin fazla pürüzlü değilse fondöten yerine pudra kullanmayı da tercih edebilirsin. Gülümse ve tam elmacık kemikleri üzerine fırça yardımı ile içten dışa doğru hareketlerle allığını iyice yay.

Parmakların ya da fırça yardımı ile, göz farını, gözkapağına içten dışa, dıştan içe hareketlerle iyice dağıtmalısın. Gözkapakların küçükse daha açık ve parlak tonları tercih et. Kaşlarının daha kalkık durması için tam kaş altına beyaz far kullanabilirsin. Kaş kemiğin çıkıksa koyu bir tonla gölgeleme yapabilirsin. Maskaranı sadece üst kirpiklerine uygula. Tam kirpik dibinden sürmeye başla, uca doğra küçük zigzag hareketler yaparak tamamla.

Rujunun daha kalıcı olması için dudaklarına önce pudra sür. Kalem kullanacaksan, tam dudak çizgisinden geç. Sakın üstüne taşırma! Bir kat rujunu sür ve bir peçete ile fazlalığını aldıktan sonra ikinci katı geç. Dudakların ince ise, açık renkleri tercih et. Dudağın daha kalın görünmesine yardımcı olan diğer bir püf noktası, parlatıcıyı tam orta bölümüne kullanman.

Gebelik Öncesi Danışma



Bir çiftin gebeliğe hazırlanırken dikkat etmesi gereken birçok önemli adım vardır. Gebelik ya da bir çocuğa sahip olmak gibi önemli bir olaya fiziksel, psikolojik ve ekonomik olarak hazırlanmak gerekmektedir. Bu hazırlığın ilk adımı bir hekime danışmaktır. Gebeliğe hazırlanırken genel bir sağlık kontrolü ve bazı testler yapılması gerekir. Çünkü gebeliğin kendisi bazı annelerde ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Doktora Başvuru Zamanı
Gebe kalmadan ortalama 3 ay önce hekime gitmelisiniz. Bu muayenede vaginal smear, servikal kültür ve bazı kan testleri yapılabilir. Bu kan testleri ile Rubella, Hepatit-B, Toxoplasma ve Su Çiceği gibi aşıyla korunulabilen hastalıkları geçirip geçirmediğiniz tespit edilebilir. Eğer bunlara karşı bağışıklığınız yoksa aşı yapılabilir. Bazı aşılar canlı virüs içerdiğinden (özellikle rubella- kızamıkcık-) aşıdan sonra 3 ay gebelik ertelenmelidir. Bu sırada doğumsal bazı sakatlıkların (nöral tüp defektleri) önlenmesi için folik asit ve çinko alınabilir.

Genetik Hastalıklar
Gebelik öncesi danışmada doktor ilk randevuda sizde ve ailenizde kalıtımsal bazı hastalıkları sorgulayacaktır. Eğer böyle bir hastalık söz konusu ise genetik danışma almalısınız. Eğer eşinizle aynı hastalığa sahipseniz IVF ile gebelik ve bu sırada embiriyoların genetik açıdan incelenmesi konusunu hekiminize danışmalısınız.

Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar (CYBH)
Seksüel temasla geçen hastalıklar doğurganlığı etkilemiş olabilir. Bu tür bir hastalık geçirip geçirmediğiniz hekim tarafından bilinmelidir. Cinsel yolla bulaşabilen pek çok hastalık anne ve anne karnındaki bebeği olumsuz etkileyebilir. Frengi, AİDS, Hepatit B gibi hastalıklar çocuk açısından ciddi riskler oluşturabilecek CYBH 'dır. Anne adaylarının tümünün bu hastalıklar açısından taranması ideal bir yaklaşım olmakla beraber genel olarak ekonomik ve sosyal nedenlerle mümkün olmamaktadır. Uygun koşullarda veya şüpheli durumlarda mutlaka kan testleri yapılarak karar verilmelidir. CYBH'a mikoplazma, herpes, gonore, HPV enfeksiyonları da eklenebilir. Bu hastalıklardan birisi tespit edilirse uygun tedavi ve çocuğa yönelik koruma önlemleri belirlenir.

Prenatal Vitamin Desteği ve İyi Diyet
Gebelik öncesi prenatal vitamin desteği, özellikle günlük 400 mgr folik asit alınması, beyin-omurilik sistemindeki sakatlıkları azaltır. Gebelik öncesi ve gebelikte vitamin alınmasına ek olarak diyet ayarlanmalıdır. Kansızlık varsa uygun tedavi yapıldıktan sonra gebelik önerilmelidir. Vejeteryan bir anne adayında ise Vitamin B-12 ve D desteği önem kazanmaktadır.

Fitness ve Diyet
Gebelikte ciddi kilo verme diyetleri yapılmamalıdır.Temel olarak gebelikte et, süt, yumurta, taze sebze ve meyveler tüketilmelidir.Bu içerik kişilere göre özelleştirilebilir. Kadınlarda ağırlığın ideal kilodan %15 oranında daha az olması yumurtlamayı zorlaştırabilir. Gebelikte, bulantı ve kusmalarla da kayıplar artabileceğinden çocuğun gelişimi bozulabilir. Bu yüzden kadınlar gebelik öncesi ideal kilolarına kavuşmak için sağlıklı diyet ve spor yapabilirler.

Dengeli beslenmenin yanısıra gebelik öncesi ve gebelik sırasında yapılan egzersizler daha kolay doğum yapmanızı sağlayabilir. Gebelik öncesi ve sırasında doktora danışarak mümkünse profesyonel bir gözetim altında egzersizler yapılabilir. Gebelikte nefes nefese kalmamak şartıyla bilinçli egzersiz sürdürülebilir. Vücut ısısı artmadan, nefes taşmadan yapılan, mesafesi gebe tarafından belirlenen yürüyüşler her gebeye önerilebilir. Dalma, atlama, ata binme, kayak gibi sporlar önerilmez. Çünkü gebenin eklemlerinde hormonların (relaksin ve progesteron) oluşturduğu gevşeme, ödem ve gebeliğin yükü nedeniyle incinmeler daha kolay olabilir. Gebelik sırasında egzersiz yapılırken yeterli beslenme ve hidrasyona (su alımı) devam edilmeli ve aşırı ısıdan kaçınılmalıdır. Vücüt ısısı, dolayısıyla rahim içi ısısı, dönme, burgu ve diğer yoğun egzersizlerde ve kalabalık spor salonlarında daha çok artabilir. Mümkünse havalandırılabilen, sakin bir salonda ve uygun giysilerle spor yapılmalıdır.

Kadın gebe kaldığı zaman çevre ve alışkanlıklar daha çok önem kazanır. Toxoplazmadan korunmak için çiğ etle yemek hazırlarken mutlak eldiven kullanmalısınız. Ayrıca piknikte veya kedi olan bir ortamda sık sık ellerinizi yıkamalısınız. Nasıl pişirildiği hakkında bilgi sahibi olmadığınız etli yemeklerden (özellikle "fast food") uzak durmalısınız. Önceden biliniyorsa asbest tozu, kurşun, radyasyona maruz kalmaktan kaçınmalısınız.

Kötü Alışkanlıklar
Eğer alkol, sigara veya ilaç bağımlığınız varsa gebe kalmadan önce bunlardan kurtulmalısınız. Tek başınıza bu alışkanlıklardan kurtulmayı başaramazsanız, profesyonel yardım için uygun merkezlere başvurmaktan kaçınmayınız.

Elma ile Gelen Güzellik ve Sağlık



Elma ve elma sirkesinin doğal güzellik ve sağlık kaynağı olduğunu biliyormuydunuz? Cilt bakımı, saç bakımı, sivilce, ciltteki lekeler, şişmanlık, varis tedavisi. Bütün bunlar için ihtiyacınız olan şey yalnızca elma. Özellikle elma sirkesi sağlıkla parlayan saçlar, lekesiz bir cilt ve ince, güzel bir vücuda kavuşmanı için önemli rol oynar.

Kepekli Saçlar İçin Elma Sirkesi
Saç bakımı ve saçınızdaki kepekler için saçlarınızı yıkadıktan sonra son durulama suyuna yani 1 litre suya 1 çay bardağı elma sirkesi koyun ve saçlarınızı bu su ile durulayın. Bu işlemi bir süre her saçınızı yıkadığınızda uygulayın. Saçlarınız kepekten arınacak ve parlaklaşacaktır.

Sivilceler İçin Elma Sirkesi
1 çay bardağı elma sirkesine yarım çay bardağı su ekleyin ve bir parça pamuğu bu karışıma batırıp sivilce üzerine bir süre kompres yapın. Faydısı olduğunu göreceksiniz.

Cilt Lekeleri İçin Elma Sirkesi
Bir kaba yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi koyup kaynatın. Daha sonra bu su ile yüzünüze buhar banyosu yapın. Ayrıca yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile yüzünüzü 3-4 günde bir silebilirsiniz. Cilt lekeleri için oldukça faydalı.

Fazla Kilolar İçin Elma Sirkesi
Bir bardak suyun içine 1-2 tatlı kaşığı elma sirkesi koyun. İçine 1 tatlı kaşığı bal ekleyip sabahları düzenli olarak aç karnına için. Fazla kilolarınıza faydası olduğunu göreceksiniz.


Varisler İçin Elma Sirkesi
Yumuşak bir havluyu elma sirkesinin içine batırıp sıkın ve havluyu bacaklarınızın varısli olan bölgesine sarın. Bacaklarınızı yüksek bir yere kaldırarak yaklaşık 45 dakika kadar dinlendirin. Bu işlemi mümkünse sabah akşam tekrarlayın.

Cilt Gerdiren ve Sıkılaştıran Maskeler



Cilt Sıkılaştırmak İçin Yumurta Maskesi
Bir adet yumurtanın beyazını bembeyaz köpük olana kadar iyice çırpın. Göz ve dudak çevreniz dahil tüm cildinize elle veya bir parça pamuk yardımı ile sürün. Kuruyana kadar yaklaşık 10-15 dakika bekleyin ve cildinizi yumuşak bir şekilde durulayın. Oldukça zahmetsiz olan bu maskeyi düzenli olarak haftada iki defa uyguladığınızda pahalı sıkılaştırıcı kremlere boşa para harcadığınızı anlayacaksınız.

Cilde Ani Gerginlik Veren Maske
Eveeet 1 saat sonra önemli bir randevunuz var ve siz cildinizin ışıl ışıl, gergin görünmesini istiyorsunuz. İşte çaresi: 1 çay kaşığı yaş maya ve 1 çay kaşğı süt hepsi bu. İyice karıştırıp göz ve dudak çevreniz hariç yüzünüze sürün. Yarım saat sonra cildinizi bol ılık su ile durulayın. Bu sıkılaştırıcı maskeyi 20 li yaşlarınızdayken ayda bir defa, 30 lu yaşlarınızdayken ayda iki defa ve 40 lı yaşlarınızdayken haftada bir defa uygularsanız mayanın içeriğindeki yüksek protein sayesinde dokularınızın yenilenmesini ve ilerleyen yaşınıza rağmen cildinizin daha pürüzsüz bir görünüm almasını sağlamış olursunuz.

Balık Yağı ile Cildinizi Gençleştirin
Cildinizin sağlıklı ve genç bir görünüm kazanmasını istiyorsanız balık yağından vazgeçmeyi. Eczanelerden kolayca bulabileceğiniz balık yağı kapsüllerini kırarak içindeki yağı tüm cildinize yedirin. Bunu haftada bir defa uygulayın ve farkı fark edin.

Göz Altı Morlukları ve Kırışıklıklar İçin Hemoroid Kremi
Hemoroid kremi içeriğinde bira mayası bulunduğundan, Kozmetik tezgahlarındaki pahalı sıkılaştırıcı kremlerle aynı işi görüyor. Hem göz altındaki morlukları ve şişliklari alıyor hem de dokuların büzüşmesini sağlayarak cildin gerginleşmesine yardımcı oluyor.

Suna Dumankaya' dan Doğal Güzellik Sırları



TEMIZLEME SÜTÜ

Yüzdeki gözeneklere dolan kirleri ve makyaji temizlenin en kolay ve ucuz yolu, evde dogal malzemelerden hazirlayacaginiz karisimlardir. Temizleme sütünü parmaklarinizla ve yuvarlak hareketlerle sürün.

Malzeme:
1 salatalik, 1 su bardagi süt Uygulama: Salataligi rendeleyip, 1 su bardagi sütte kaynatin ve süzün. Her gün, sabah ve aksam bu karisimla cildinizi silin.

TEMIZLEME TONIGI
Tonik, ciltte kalmis kir, yag ve temizleyici kalintilarini temizler ve cildi tazeler. Temizleyicinin ardindan sürülür.

Asagidaki tariflerle hazirladiginiz tonikten birkaç damla pamuga damlatip, silmeden, tamponlayarak cildinize uygulayin. Toniklemeden sonra yüzünüze maden suyu püskürtün ve kagit mendille tamponlayarak kurutun. Sonraki asama nemlendirme olacak.

KARMA CILTLER IÇIN
Malzeme:
Lavanta, melisa, papatya, hatmi çiçegi, yarim fincan saf alkol, içme suyu

NEMLENDIRICI
Nemlendirme, çevrenin yol açtigi buharlasma etkilerinin önlenmesine yardimci olur. Nemlendirici cildi düzgünlestirir, dolgunlastirir, gözenekleri kapatarak makyaj için iyi bir zemin hazirlar.

Uygulama:
Kaynamis suyun içine birer tutam lavanta, melisa, papatya ve hatmi çiçegi atin, 15-20 dakika demlendirip süzün. Saf alkol ekleyin. (Hazirlanan karisim, kapali bir sisede buzdolabinda saklayin)

HASSAS CILTLER IÇIN
Malzeme:
Biberiye, gül suyu Uygulama: Bir çorba kasigi biberiyeyi, 300 ml. gül suyuna karistirarak karanlik bir yerde saklayin. Bununla her aksam cildinizi temizleyin.

KIRISIKLIKLAR IÇIN
Malzeme:
Yarim litre ilik su, 1 tatli kasigi karbonat Uygulama: Su ve karbonati karistirin. Pamukla, cildinize uygulayin.

Malzeme:
Havuç, zeytinyagi, limon Uygulama: Havucu rendeleyin. Içine zeytinyagi ve limon suyu ilave edip, yiyin. Bu karisim vücut için çok faydalidir. Bagirsaklari düzene sokar ve cilde nem saglar.

PEELING
Cildi ölü hücrelerden, biriken yaglardan ve siyah noktalardan arindirmak için, derin bir temizlik yapmalisiniz. Bunu peeling, buhar banyosu veya maskelerle gerçeklestirebilirsiniz. Iste evde yapabileceginiz basit peeling tarifleri:

Malzeme:
1 kahve fincani yulaf ezmesi, 2.5 çay kasigi bal, 1 tatli kasigi elma sirkesi, yarim tatli kasigi sicak su Uygulama: Malzemeleri karistirin ve cilde uygulayin. 15 dakika bekleyin ve yumusak, nemli bir bezle ovarak çikarin. Bol su ile yikayin.

SIVILCEDEN KURTULMAK IÇIN
Sivilceler her yasta birçok insana sorun yaratir. Sivilceleri yok ederek daha saglikli ve güzel bir cilde kavusmanin en güzel yolu yine dogadan geçiyor. Sivilceleri yok etmek için beraber bu basit formülü hazirlayalayabilirsiniz.

Malzeme:
100 gram alkol, 6 adet aspirin Uygulama: Aspirini ezin ve alkolle karistirip 3 gün bekletin. Bu karisimla cildinizi her gün silin.

LEKELERI YOK ETMEK IÇIN
Malzeme:
1 çay kasigi amonyak, 1 çay kasigi peridrol, 1 çay kasigi saf su, 1 çay kasigi sabun

Uygulama:
Kullanilmamis bir sabunu rendeleyin ve diger malzemelerle karistirin. Cildin hassasliginin ölçülmesi için önce elinizin üzerine deneyin, sonra lekelerin üzerinde bekletip, bol su ile yikayin. Bu karisim haftada bir kez uygulanabilir. Disari çikarken günesten koruyucu ürünler kullanmaya dikkat edin.

ÇILLERINDEN KURTULMAK ISTEYENLERE
Malzeme:
Keten tohumu Uygulama: Keten tohumunu kaynatin, suyu ile cilde masaj yaparak çillere ve lekelere maske olarak uygulayin.

Bütün bu bakim ürünlerinin yanisira bunlari da ihmal etmeyin.
Cildinizi günesten koruyun: Günesin zararli etkilerinden korunmak için her gün koruyucu krem kullanmali.

Cildinizi asiri sicak ve asiri soguktan koruyun: Sicak ve soguk havalarda cilt nemini kaybeder. Özellikle kisin cilt tipiniz için uygun nemlendiricileri mutlaka uygulayin.

Sigara içmeyin: Sigara cildin ihtiyaci olan oksijeni azaltir ve cildin yenilenmesini engeller. Cilde solgun görünüm verir.

Cildinizi derinlemesine temizleyin: Bazi yasi ilerlemis bayanlar cildi kurutacagi ve kirisikliklari artiracagi düsüncesiyle cilt temizligi yapmaktan kaçinir. Pamukla uygulayacaginiz bir temizleyici kremin, birkaç dakika cildin üstünde kaldiktan sonra bol suyla yikanmasi yeterli olur.

Cilt Bakımı Sözlüğü



A vitamini : Kolajen üretimini artırmakta kullanılır ve soyma işlemine katkıda bulunur.

Advanced Performance Complex : Cilt hücrelerini kuvvetlendiren,nemi çeken ve hapseden ve genç cildin korunmasını sağlayan farmasötik malzemelerin karışımı.

Akne : Tüy kökleri ve yağ bezlerindeki kronik bir rahatsızlık.Siyah nokta,sivilce,kist ve bazen de yara olarak ortaya çıkar.

Akne rosacea : Yetişkinlerde görülen,hassasiyet,tahriş ve kızarıklık olarak ortaya çıkan özellikle de burun çevresi ve yanaklarda rastlanan akneye benzer görüntü.

Aktinik keratoz : Ciltteki küçük ve sert kırmızımsı bölgeler.Genellikle açık tenli kişilerde rastlanır,aldırmadıkları takdirde kansere yol açabilir.

Alfa Hidroksi Asit : Bitkilerde elde edilen bir grup asitten oluşur. Cildin üst tabakasını soyucu(peeling) etkisiyle ince ve yüzeysel kırışıklıkları yok etmekte,cildin dokusunu ve rengini iyileştirmekte,gözüneklerin tıkanmasını önlemekte,yağlı ve akneli ciltlerin tedavisinde ve cildin durumunu iyileştirmekte kullanılır.En yaygın şekilde kullanılan Alfa Hidroksi Asit türleri glikolik asit ve laktik asittir.

Allantoin : Karakafes kökünden elde edilir.Şifa verici,nemlendirici, yumuşatıcı olması ve tahrişe sebep olmaması özellikleri nedeniyle kullanılır.

Aloe Vera : Güçlü bir nemlendirici ve yumuşatıcıdır.Yıpranmış,kuru ve güneşe maruz kalmış ciltler için çok faydalıdır.

Amino Asitler : Lecithin gibi kolajen ve elastinin yapıtaşları.

Antioksidan : Oksidasyon sürecinin yarattığı etki ile ortaya çıkan serbest radikal hasarına karşıbariyer oluşturmakta yardımcı olna bir madde.Oksidasyon ciltteki yaşlanma izlerinin en görünür olanlarını meydana getirir.Değerli cilt bakım antioksidanları nar,C vitanmini,E vitamini,goji berry meyvesi,ellagic asit ve yeşil çaydır.

Arındırma İşlemi : Yeni bir cilt bakım ürünü kullanmaya başladığınızda ciltte meydana gelen reaksiyon.Bu durum;ürün cildi temizlediği ve sıkışan yağları ve pislikleri yüzeye çıkardığı için meydana gelir ve ilk etapta sivilce oluşuma sebep olabilir.

Aşırı pigmentasyon : Melanin pigmentinin aşırı üretimi ve ciltte meydana gelen kararmalar.

Avokado Yağı : Nemlendirici özelliklerinden ötürü kullanılır.

Ayçiçeği Yağı : Yumuşatıcı özelliği ve çok yüksek oranda bitkisel yağ asidi içerigi nedeniyle tercih edilir.

Azelaic asit : Antibakteriyel,anti - enflamatuar özellikleri sebebiyle kullanılır.
B vitamini : Kan dolaşımını arttırır ve dokuları onarır.


Benzoyl Peroksit : Akne tedavisinde kullanılan bir anti bakteriyel. Akne tedavisinde etkilidir ancak cildi kurutabilir ve bazı durumlarda daha çok sivilcelenmeye neden olabilir.

Beyaz başlı sivilceler : Kapalı komedon olarak da bilinirler.Birikmiş öle hücre,yağlanma,bakteri ve pisliklerin gözenekleri tıkanmasıyla oluşurlar.Beyaz başlı sivilceler küçük beyaz şişkinlikler ortaya çıkar.

BHA : Beta Hidroksi Asit olarakta bilinir ve soyma işlemine katkıları sebebiyle kullanılırlar.Lipofilik yani yağda çözünme özelliği ile tanınırlar.En yaygın BHA salisilik asittir.

Bitkisel yağlar : Bitkisel yağlar gerçek yağlardan farklıdır.Sudan daha hafif olan bitkisel yağlar antiseptik ve anti - enflamatuar etkilere sahiptir.

Bitkisel yağ asitleri : Hücresel zarın temel yapıtaşıdır,omega 3,omega 6,keen tohumu,goji berry meyvesi gibi türleri hücresel su kaybını önlemekte kullanılır.

C vitamini : Antioksidan ve şifa verme özellikleri ile tanınır.

Camomile : Anti-enflamatuar özelliği sebebiyle kullanılır.Bakterileri yok eder,kaşıntıları önler ve yumuşatır.Antiseptik ve saflaştırıcı etkileri vardır.

Chitosan : Nemin tutulmasında yardımcı olur.

Cilt Üstü Su Kaybı : Ciltteki suyun atmosfere kaçmasıdır.Kaçınılmaz olarak hücrenin su deposundaki dahili suyun da bir kısmı havaya doğru buharlaşır.Ancak iyi bir nemlendirici ve düzenli biçimde uygulanan yeterli bir dahili cilt bakamı cilt üstü su kaybını minimuma indirir.

Co-3 : Patenti Dr.Howard Murad'a aittir.Ciltteki kalojen ve elastin dokusunu yapılandırarak cildini kuvvetlendirir ve yeniler.Çizgi ve kırışıklıkların onarılması ve önlenmesi ile cildin bakımını sağlar.Kolajen parçalayıcı enzimlerin oluşumunu azaltır.

Coenzyme Q 10 : Cildin savunma mekanizmasını arttırarak serbest radikallere karşı bağışıklık ve savunma sağlayacak şekilde bir antioksidan gibi çalışan bir enzim.

Cauperose : Estetisyenlerin akne rosacea ve/veya telangiectasia (kılcal damar rahatsızlığı) gibi kızarıklık durumlarını tanımlamada kullandıklarını teknik olmayan bir terim.

Çevresel / harici yaşlanma : Çevre etkileri ,stres,kirlilik ve güneş gibi dışsal etkenler sebebiyle oluşan yaşlanma belirtileri.

Çinko : Cildi UV ışını,enfeksiyon,bakteri ve mantara karşı koruyan bir eser mineraldir.Ayrıca kolajen üretimini destekler.A ve E Vitaminlerinin etkinliklerini artırır ve tahrişleri yumuşatır.

Çuhaçiçeği : Ciltte meydana gelen tahrişlerin tedavisine yardımcı olur.Cildin normal bariyer fonksiyonunu yerine getirmesine destek olur.

Dahili yaşlanma : Dış faktörlerin etkisi olmaksızın doğal olarak yaşlanma.Dahili yaşlanmada en etkili faktör genetik yapıdır.

E vitamini : Tocopherol olarak bilinir ve öncelikle antioksidan olarak işlev görür.

Egzama : Tam sebebi bilinmemektedir.Hafif egzamada cilt kurur,sıcaklaşır ve kaşınır.Daha ciddi seviyelerde ise deri parçalanabilir ve kanayabilir.

Elastin : Cildin şeklini korumasını sağlar.

Ellagic asit : Yeşil çay,nar ve goji berry meyvesinde bulunan ve şifa avantajları ile tanına yüksek bir antioksidan.

Enzim : Papain (papayada) veya bromelain (ananasta)formlarıyla soyma işleminde saf halde kullanılan enzimlerdir.Cildin en üst katmanındaki ölü deriyi eritme işlevine sahiptirler.

Farmasötik Dereceli Malzemeler : Yüksek kalite ürünlerde bulunan malzemeler anlamına gelir.

Flavonoidler : Flavonoidler kılcal damar ve bağ dokusunu güçlendirir. Anti-enflamatuar,antihistaminik ve antiviral işlevi görürler.

Fosfolipidler : Fosfolipidler bitkisel yağ asidi özellikleri için kullanılır.
Gece Kremi : Gündüz kullanılan kremilere oranla çok daha yoğun nemlendirici malzeme içeren kremler.Gece kremlerinin önemli olmasının iki nedeni vardır :

1) TEWL (cilt üstü su kaybı) geceleri çok daha yoğundur.Gece kremi bu tür bir nem kaybına engel olabilir.

2) Vucut hücreleri geceleri besin alır ve yeniler.Bu sebeple gece hammadde alımı için en uygun zamandır.

Ginkgo Biloba : Kan dolaşımını,beyne,kalbe ve diger bölgelere oksijen iletilmesini tetikler.Ayrıca başka anti-enflamatuar ve anti oksidan özellikleri olduğu da bilinmektedir.

Gliserin : Su tutma özelliği vardır.Havadaki suyu çeker ve hapseder.
Glucosamine : Bağ dokuyu güçlendirerek daha çok su tutalabilmesini sağlar.
Glycosaminoglycanlar : Cildi forma sokar ve cildin bariyerine güçlendirir.
Goji Berry meyvesi : Besin değeri açısından en yoğun yiyeceklerden biridir. Amino asit,bitkisel yağ asitleri,eser mineralleri,C vitamini,beta-carotene ve anti-enflamatuar etkileri sebebiyle kullanılır.
Güneş engelleyici : UV ışınlarını fiziksel olarak geri yansıtmak için kullanılan yöntem.

Güneş koruması : SPF oranı verilen bir krem ya da losyon.Ciltle güneşe karşı görünmez bir bariyer oluşturmak üzere reaksiyona girer.Bariyerin kuvveti APF oranı ile belirlenir.Rakam ne kadar düşük olursa koruma da o kadar az olur.Güneş koruması kullanmak bronzlaşmanıza engel olmaz ancak yanma riskinizi azaltır.Güneş korumaları UV ışınlarını absorbe eder.Güneş engelleyicileri ise fiziksel olarak ışınları geri yansıtır.

Güneş yaşlanması : Güneş / ultraviyole ışınlarının neden olduğu hasar.
Hassas cilt : Genelde kuru olan ve birçok maddeyle temasta tahriş olan cilt.
Hidrojen peroksit : Antibakteriyel özellikleri sebebiyle kullanılır. Pacnusların yok edilmesinde de etkilidir.
Hidrokion : Yaşlılık lekeleri ve akne izlerinin giderilmesine yardımcı olan pigment açıcı madde.

Bakımlı ve Güçlü Tirnaklar



Kadınların güzelliği ve bakımı için sadece yüzünü temizlemesi, nemlendirmesi ve kusursuz bir makyaj yapması yetmez. En az onlar kadar önemli bir diğer unsur da güçlü ve bakımlı tırnaklara sahip olmaktır. Çünkü hiçbir kadın çatlamış, ojelerinin bir kısmı çıkmış ve boyları birbirinden farklı tırnaklara sahip olmayı istemez. Bunun için illa ki bir güzellik salonuna gitmeniz de gerekmez. Evinizde kendi manikürünüzü yaparak yıpranan ve kırılan tırnaklarınızı istediğiniz şekle sokabilirsiniz. Kısa, uzun, küt ya da oval… Seçimi size kalmış… İşte size adım adım tırnak bakımı:

1. Adım: İşe öncelikle eski ojenizi çıkararak başlayın. Bu arada kullandığınız asetonun nemlendirici özelliği olmasına da dikkat edin. Böylece tırnaklarınızı de beslemiş olursunuz. Ve insanlara itici görünmemek için hiçbir zaman yarısı çıkmış ojeli tırnaklarla dolaşmayın.

2. Adım: Tırnaklarınızı istediğiniz uzunlukta kesin. Ancak çok fazla dipten kesmemeye dikkat edin. Eğer tırnağınızı fazla derinden keserseniz, tırnak batması gibi sorunlar yaşayabilirsiniz. Bu arada tırnaklarınızın hepsinin aynı uzunlukta olmasına da özen göstermelisiniz. Çünkü uzun tırnaklar arasında birinin kısa olması göze hiç de hoş görünmeyecektir.

3. Adım: Evet sıra geldi törpülemeye… Tırnağınızı ne kadar iyi ve doğru şekilde törpülerseniz o kadar dayanıklı ve sağlıklı olur. Tırnaklarınızı sadece tek bir yönde törpüleyin; ileri ve geri törpülemek tırnaklarınızı daha güçsüzleştireceğinden kırılmalara ve çatlamalara yol açacaktır.

4. Adım: Törpüleme işleminden sonra tırnak etlerinizi yumuşatmak için ellerinizi ılık ve kremli bir suda 3 dakika kadar bekletin. Daha sonra da yumuşayan etleri bir makas yardımıyla fazla derine inmeden dikkatlice kesin. Eğer bununla uğraşmak istemiyorsanız iyice yumuşadıktan sonra etlerinizi tırnak diplerine doğru itebilirsiniz.

5. Adım: Sıra geldi şekil verdiğiniz tırnaklarınıza oje sürerek bakımınızı tamamlamaya… Unutmayın ki ojesiz tırnaklar korunmasızdır bu yüzden koyu renkleri sevmeseniz de en azından bir kat cila sürmeyi ihmal etmeyin.

Süreceğiniz ojenin rengini zevkinize ya da giydiğiniz kıyafete göre seçebilirsiniz. Bu konuda oldukça fazla seçeneğiniz bulunuyor; kırmızı, pembe, beyaz, bordo, mavi, mor, kahverengi…. Bunun yanısıra ojenizin üstüne değişik desenler yaparak tırnaklarınızı süsleyebilirsiniz.

Ojeniz tamamen kurumadan elinizi bir yere sürmeyin. Yoksa ojenizi bozabilirsiniz. Bu arada kozmetik dünyası bu soruna da çabuk kuruyan ojeleri piyasaya sürerek çözüm getirdi. Dilerseniz onları kullanabilirsiniz.

Son olarak;

Ev işi yaparken eldiven kullanmayı alışkanlık haline getirin. Bu tırnaklarınıza yaptığınız bakımın daha uzun süre bozulmadan kalmasını sağlayacaktır. Ayrıca tırnaklarınızı nemlendirici kremlerle güçlendirmeyi de ihmal etmeyin. Böylece kolay kırılmalarını engelleyebilir, sağlıklı tırnaklara sahip olabilirsiniz.

Tırnakların sararması güzel görünümün önündeki en büyük engellerden biridir. Ancak bunu da yenmenin basit ve ucuz bir yolu var; 1 adet limon... Tırnaklarınızı birkaç dakika limonla ovarak sararmalarını önleyebilir ve daha parlak tırnaklara kavuşabilirsiniz.

Kadın ve Parfüm



“Geçmişle ilgili en güçlü bağımız, geleceğe olan yolculuğumuzda en sadık yol arkadaşımızdır koku ve pekala ebediyetin simgesi olabilir.” diyordu Tom Robbins kitabında. Gerçekten de öyledir. Bir anıyı, bir kişiyi ya da bir olayı çoğu zaman kokularla anımsarız. Geçmişle olan bağımız kokularla şekillenir kimi zaman. Peki koku dediğimiz şey nedir? Koku, doğayı oluşturan varlıkların havaya sürekli yaymış oldukları moleküllerdir. Burnumuz vasıtasıyla soluduğumuz havanın içinde bulunan koku molekülleri, burnun iç kanallarında elektriksel uyarılara dönüşerek beyne ulaşır. Böylece koku alma dediğimiz olay gerçekleşmiş olur.

Güzel kokma isteği, günümüzden binlerce yıl önce yaşayanların, bugünkü parfümlerin temelini oluşturur şekilde kokular hazırlamalarına neden olmuştur. Örneğin Eski Mısır'da zengilerin mumyalarına öteki yaşamlarında hoşluk olsun diye türlü kokular ekledikleri anlatılır. Eski Yunan'da ise kadınların vücutlarını aromatik yağlarla ovdukları söylenir. Roma İmparatorluğu döneminde “per fum um “ sözcüğü tüm kokuları ifade etmek amacıyla kullanılıyordu. Ortaçağ ile birlikte sabun ve koku kullanımı gelişti. 1390'larda sedir ağacı, biberiye ve terebentin ile alkol kullanılarak Macar Kolonyası elde edildi. Rönesans döneminde ise artık kullanılan herşey parfümlenir hale geldi. Osmanlı döneminde haremin gözdelerinin padişahın önüne çıkmadan önce vücutlarını hoş kokular ile ovdukları da parfümle ilgili bilinen detaylardan biridir.

Parfüm nasıl yapılır?

Parfümü, doğada bulunan ve sentetik olarak elde edilen hoş kokular olarak tanımlayabiliriz. Örneğin bir gül esansının elde edilmesi oldukça zahmetli bir iştir. Sabah saatlerinde toplanan güller distilasyon denen işlemden geçirilir. Bu işlemle gülün tüm kokusal özelliklerini taşıyan yağı elde edilir. Bir kilo gül yağı elde etmek için tam 2 bin güle ihtiyaç vardır. Bir başka değişle 1 gr. gül özü, 2 bin adet gülün özüdür. Bu bitki özlü yağların içine kalıcılık sağlayan bazı maddeler eklenerek esans denilen en yüksek etkideki koku elde edilir.

Piyasaya verilecek olan kokular değişik oranlarda uygun alkollerle karıştırıldıktan sonra şişelenirler. Genelde has esanslar 5, 10, 15 ml.'lik şişelerde satılır ve çok pahalıdırlar. Çok az kullanmak yeterlidir. Parfüm dendiğinde genelde Eau de Parfum ve Eau de Toilet anlaşılır. Parfümler genelde 30, 50 ve 100ml.'lik formlarda olabileceği gibi 25, 75 ve 125ml.'lik formlarda da olabilirler.

Kokuların sınıflandırılması

Kokuları çeşitli özelliklerine göre sınflandırmak mümkündür. Ancak temel sınıflandırma kokunun kaynağına göre yapılandır. Kokuları doğal ve sentetik olarak iki temel gruba ayırabiliriz. Doğal kokular ise elde edildikleri yere göre isimlerdirilirler. Örneğin; çiçek kokuları, meyve kokuları, baharatlı kokular, ağaç kokuları gibi...

Kullanılan çiçek kokularının başlıcaları manolya, lavanta, gül, orkide, zambak, portakal çiçeği, limon çiçeği, yasemindir.
Meyve kokuları: Şeftali, portakal, kavun, mandalina, limon
Baharat kokuları: Karanfil, zencefil, karabiber, tarçın
Ağaç kokuları: Sandal ağacı
Çiçek ve meyve kokularının karışımları oryantal kokular adlandırılırken, çiçek ve baharat kokularının karışımları ise yarı oryantal ismini almaktadır.

Kime hangi koku gider?

İnsanların herbiri nasıl ki farklı karekterlere sahipse, parfüm konusunda da zevkler farklılık göstermektedir. Kimi, sabunsu kokuları tercih ederken kimi de şekerli veya baharatlı kokuları sever. Bu arada yılın moda kokuları da bu tercihleri etkilemektedir. Bir yıl deniz esintisini andıran soft kokular moda olurken diğer yıl çikolata gibi kokmak moda oluverir. Tabii ki modayı takip etmek kadar kişinin kendi ten yapısına uygun olan kokuyu seçmesi de önemlidir. Lise çağında bulunan gençlerin daha taze sabun ve meyve kokularını tercih etmesi önerilir. Ancak yaş ilerledikçe daha etkili baharat kokuları veya çiçek kokuları tercih edilebilir. Bu arada parfüm seçerken günün hangi saatlerinde kullanacağınızı da göz önünde bulundurmalısınız. Gündüz fazla ağır kokular tercih etmek doğru değildir. Ancak akşamla birlikte daha çarpıcı ve iddialı kokular deneyebilirsiniz.

Tüm bu etkenlerin yanısıra asıl önemli nokta kişinin ten yapısıdır. Esmer, kumral ve sarışın tenli kişilerin parfüm seçimleri birbirinden farklı olmalıdır. Çünkü esmer bir tende hoş kokan bir parfüm daha açık tenli bir kişi için ağır kaçabilir. Ya da tam tersi açık tenli bir kişide kalıcı olan bir koku, esmer tenli birinde o kadar kalıcı olmayabilir. Son bir detay olarak; giyim tarzına ve mevsimlere göre de parfüm seçimi farklılık gösterebilir. Kışın daha şekerli, vanilyalı ve baharatlı kokular ön plana çıkarken, yazın daha hafif sabunsu kokular tercih edilir.

Parfüm kullanırken...

Sadece teninize uygun kokuyu seçmeniz yeterli olmaz. Parfüm kullanılırken dikkat etmeniz gereken bazı püf noktaları vardır;

Öncelikle parfüm kullanmadan önce teniniz mutlaka temiz olmalıdır. Terliyken parfüm kullanmayın ve hatta ter kokusunu gidermek için parfüm kullanma hatasına sakın düşmeyin.

Parfümü cildinize 20 cm uzaklıktan sıkın. Böylelikle parfümü daha geniş bir alana yaymış olursunuz. Bu arada kulak arkası ve bileklere sıkılan parfüm daha etkilidir. Çünkü bu bölgeler daha çok ısındıkları için koku yayılımı daha çok olur.
Parfümü giysilerinize sıkmak pek doğru değildir. Ufak da olsa leke problemi doğuracağı gibi başka bir koku denemek istediğinizde giysiye sinmiş olan koku sorun yaratacaktır.

Spor yaparken parfüm kullanmaktan kaçının. Terleyip ağır bir kokuyla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Farklı kokuları bir arada kullanmayın.

Parfümü banyodan hemen sonra kullanın. Bu şekilde parfüm cildinize daha hızlı nüfuz edecektir.

Gündüzleri hafif, çiçek, meyve kokularını; akşamları daha iddialı ve çarpıcı kokuları kullanın.

Su içerek nasıl zayıflanır?



Hemen hemen hepimiz suyun ne kadar faydalı olduğunu biliriz. Her diyette 1,5-2 litre su önerilmektedir ancak nedense bu kurala uyanımız son derece azdır. İşte size suyun ne kadar önemli ve kilo vermede ne derece etkili olduğunu kanıtlayan bazı temel bilgiler;

Birçok kişi sinirli ya da üzgün olduklarında ilk iş olarak buzdolabına yönelir. Çünkü bu zamanlarda vücutta salgılanan endorfin hormonu iştah açar ve bizi yemeye yönlendirir. Oysa bu durumda yapılacak en yararlı şey su içmektir. Çünkü su, endorfin hormonu salınımını bloke ederek gereksiz yemek yemeyi engeller.
Su, kasların dengesini sağlayarak kasılma anındaki doğal fonksiyonlarını düzenlemeye yardımcı olur.

- Vücudun zararlı maddelerden arınmasını sağlar.
- Kabızlığı önler. Yeterli su alınmadığı zaman beden ihtiyacı olan suyu bağırsaklardan çektiği için kabızlık oluşur.
- Yemeklerden önce içilen su tokluk hissi verir.
- Cildi güzelleştirir, kurumayı ve deri sarkmalarını önler.
- Yağların vücutta depolanmasını önler. Karaciğerin başlıca görevlerinden biri de depolanmış yağları enerjiye çevirip, yakmaktır. Ancak böbrekler yeterli su alamazsa karaciğer iyi çalışmaz ve yağlar bedende depolanır.
- Vücudumuz yeterince su alamazsa bunu bir tehlike gibi algılayıp suyu saklamaya başlar. Bu da vücutta su toplanmasına özellikle el ve ayaklarda ödem oluşumuna neden olur. Bu yüzdendir ki kişinin gün içinde yeterli miktarda su içmesi çok önemlidir.

Not: Susamak, vücudumuzdaki sıvı miktarının azaldığına işaret eder. Günde 0.7 litre maden suyu içerseniz, günlük sıvı miktarınızın yarısını karşılamış olursunuz. Eğer günde 1 saat spor yapıyorsanız, bu miktarı 1 litre arttırmanız gerekir. Genelde insanın 8 bardak (2 litre) suya ihtiyacı vardır. Ancak kilolu kişilerin metabolizmalarını hızlandırmaları için daha fazla su tüketmeleri gerekir. Uzmanlar bunu fazladan her 12 kilo için 1 bardak su olarak ifade etmektedir.

Hamilelikte Vücut Bakımı, Her Zamankinden Önemli



Bursa Zübeydehanım Doğumevi Başhekim Yardımcısı Özer Kutlu, kadın vücudunun hamilelik sırasında diğer zamanlardan daha fazla bakım istediğini bildirdi. Kutlu, yaptığı açıklamada, hamileliğin kadının hayatında hem fizyolojik hem de psikolojik olarak önemli bir dönem olduğunu belirtti. Hamile kadınların bu dönemde bedenlerine gösterdikleri ilginin, hem sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmelerini hem de doğum sonrasında vücudun eski haline kolayca dönmesini sağladığını ifade eden Kutlu, şunları söyledi:

''Kadın vücudu hamilelik sırasında diğer zamanlardan daha fazla bakım ister. Bu yüzden kadınlar hamilelik döneminde vücut temizliğine ve bakımına gerekli ilgiyi göstermelidir. Ancak bunu yaparken de çok dikkatli olunmalı. Gebelik sırasında günlük yıkanma alışkanlık haline getirilmelidir. Çünkü bu dönemde ter bezleri normalden fazla çalışır. Yıkanırken kullanılan su 37-38 derece olmalıdır. Aşırı sıcak su hamileler için zararlıdır. Ayrıca banyo süresinin 15 dakikadan fazla olmamasına dikkat edilmelidir. Aksi takdirde kanama geçirme riski artar.''

Kutlu, hamilelerin banyo yaparken, hiçbir zaman kapıyı kilitlememelerinin, hatta evde kimse olmadığı zamanlarda banyo yapmamaya özen göstermelerinin önemli olduğunu vurguladı. Hamilelik döneminde cildin sağlıklı bir şekilde nefes almasının önemli olduğunu kaydeden Kutlu, ''Bu yüzden bu dönemde yatmadan önce makyaj mutlaka temizlenmeli, yüze ellere besleyici krem sürülmelidir'' dedi.

Gebelik döneminde saçlara istenilen şekli vermenin her zamankinden daha zor olabildiğini anlatan Kutlu, bu dönemde parlaklıklarını, canlılıklarını yitiren saçların sık sık yıkanması ve saç tipine uygun bakım yapılmasının sorunu büyük ölçüde gidereceğini vurguladı. Kutlu, el ve ayak tırnaklarının gebelik sırasında donuk renk aldığını ve kolayca kırıldığını dile getirerek, şöyle konuştu:

''Tırnakların katmanlarının ayrılmaması için güçlendiricili parlatıcılardan kullanabilir. Hamile kadınların tükürüklerinde bulunan ve diş minelerini etkileyen maddeler, bu dönemde diş çürümelerine sebep olur. Ayrıca dişlerin sağlamlığında rol oynayan flor maddesi de yeterince sağlanamaz. Bu nedenle hamilelik döneminde hiçbir ağrı duyulmasa bile diş doktoruna düzenli olarak gidilmelidir. Arada sırada dişleri antiseptikle çalkalamak da mikropların dişlerde yuvalanmasını önleyecektir.''

Kadınlar ve Stres



İş hayatı, ev, çocuklar, ödenecek fatura, kredi kartı borçları ve okul taksitleri gibi şeyler, büyük şehirlerde yaşayanlarımız için kalabalık, trafik, gürültü, ekonomik sorunlar derken bu kadar koşuşturmaca arasında kendimize, hobilerimize ve en önemlisi sevdiklerimize yeteri kadar zaman ayıramamak yaşantımızda gün geçtikçe artan bir stres faktörünün oluşmasına zemin hazırlamaktadır.

Aslında stres bir hastalık değildir ve kontrol altında tutulduğunda yeni alternetifler yaratmak konusunda düşünmeye sevk edici, aynı zamanda hayatı daha üretken hale getirmek için motive edicidir.

Ancak aşırı stres zihinsel, ruhsal ve fiziksel açıdan sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen bir tehdit unsurudur. Yoğun ve uzun süreli stres altındayken dolaşım sistemine adrenalin ve stres hormonları salgılanır, bu hormonlar kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi sağlık açısından risk yaratabilecek problemlere neden olabilirler.

Ayrıca aşırı stres altındaki kişilerde yeme- içme bozuklukları, uykusuzluk, huzursuzluk, sinirlilik, iştah kaybı ya da aşırı yeme eğilimleri, sigara ve alkol bağımlılığının artması, konsantrasyon eksikliği, isteksizlik, sürekli yorgunluk, gibi iş ve sosyal yaşantımızı son derece olumsuz etkileyecek belirtiler de görülmektedir.

İnsanları strese sokan faktörler ve bunlarla mücadele yöntemleri kişiden kişiye göre değişiklik gösterse de, genellikle hayatımızda alışık olmadığımız ve ilk kez karşılaştığımız olaylar evlilik, boşanma, hamilelik, doğum yapmak, sevilen birinin ölümü, sağlık problemleri, işten çıkarılma, yeni bir ortama adapte olmayı gerektiren yeni bir işe girme, farklı bir şehir ya da ülkeye taşınmak çoğu insan üzerinde strese yol açmaktadır.

Ayrıca hipertiroid, aşırı hareketsizlik ve kötü beslenme gibi unsurların da strese yol açtığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Stresten Korunmak İçin:

Dengeli ve sağlıklı bir beslenme programı uygulayın

Fazla kilonuz olduğunu düşünüyorsanız ki bu da sizin görüntünüzden ve giyim şeklinizden hoşnut olmamanıza yol açacağı için, ayrıca hareket kapasitenizi sınırlayacağı için sizi strese sokacaktır. Bu konuda bir diyetisyene müracaat ederek yardım almalısınız. Kesinlikle sizin vücut yapınıza uygun olmayan ve çok düşük kaloroli şok diyetler uygulamayın.

Beslenmenizde omega 3 ve omege 6 yağ asitleri açısından zengin olan balık, protein açısından zengin olan et ve süt ürünlerine, seratonin hormonu salgılanmasına yardımcı olan karbonhidratlara ve lifli gıdalara özellikle yer verin.

Hergün düzenli olarak 1,5 lt kadar su tüketin ve özellikle stres altındayken terlemeden dolayı su kaybını ve ağız kuruluğunu önlemek için su için.

Haftada 3 gün egzersiz yapın, en azından 1 saat kadar yürüyün . Özellikle açık havada yapılacak egzersizler stresle başa çıkmada etkili olan hormonların salgılanmasına yardımcı olur.

Hergün çok geç saatlerde olmamak kaydıyla belirli bir saatte yatmayı ve sabahları belirli bir saatte kalkmayı alışkanlık haline getirin. Uykunuzu yeterince aldığınıza emin olun.

Hatta daha kaliteli bir uyku için yatmadan önce ılık bir duş alın, sıcak bir bardak süt ya da bitki çayı için, rahatlatıcı müzik dinleyin ya da hoşunuza gidecek birşeyler okuyun. İşle veya ertesi gün yapacaklarınızla ilgili hiçbir şey düşünmeyin.

Çok yoğun bir tempoda çalışıyorsanız, belirli aralıklarla mola verin, dik oturun, gözlerinizi kapatın ve 10 dakika kadar zihninizi boşaltın. Sevdiğiniz şeyleri ve olmak istediğiniz bir yeri hayal edin. Belirli aralıklarla iş yerinde dolaşın, yürüyün ya da merdiven inip çıkın bu kan dolaşımınızın harekete geçmesine yardımcı olacaktır.

Ne olursa olsu eve iş getirmeyin.

Eşinize, sevdiklerinize, çocuklarınıza mutlaka zaman ayırın. Bu süreleri dolu dolu, kaliteli bir şekilde geçirin. Aile birliğinin korunmasına ve aile bağlarının güçlendirilmesine önem verin. Düzenli aralıklarla aile büyüklerinizi arayın ve ziyaret edin.

Gün içinde kendinize ve hobilerinize zaman ayırın. Bu kitap okumak yada müzik dinlemek, yürüyüş yapmak, sevdiğiniz bir arkadaşınızla bir kafede oturup sohbet etmek de olabilir.

Evde ya da iş yerinde yapabileceğinizden fazla sorumluluk almayın. İşlerinizi daima aciliyet ve önem sırasına göre yapın kimse aynı anda herşeye birden yetişemez. Zamanınızı iyi kullanın gerek evde gerek iş yerinde günlük ve haftalık plan ve programlar yapmak size yardımcı olacaktır.

"Hayır" diyebilmeyi başarmalısınız. En yakınlarımız bile bazen içinde bulunduğumuz stresi ve koşturmacayı gözardı ederek çok talepkar ya da bencil olabilirler.

Gerak evde gerek iş yerinde eğer ihtiyacınız varsa mutlaka yardım, destek isteyin. Siz bunu dile getirmedikçe insanların farketmesini beklemeyin.

Sizi zorlayan, samimiyetine inanmadığınız ve size keyif vermeyen kişilerle bir arada olmayın. Bu eskiden çok samimi olmanıza rağmen şimdi size hiçbirşey ifade etmeyen bir okul arkadaşınız bile olabilir.

İnsanların boş yere vaktinizi çalmasına izin vermeyin.

Sizin için stres kaynağı olan olaylara ya da öfkelendiren durumlara farklı açılardan bakmayı deneyin. Neden sonuç ilişkileri üzerinde düşünün. İnsan İlişkilerinde empati kurabilmeyi öğrenin. Unutmayın her zaman biz haklı olamayız.

Stresiniz ve öfkeniz ile başa çıkmayı öğrenin. Acele karar vermeyin, nefes alma tekniklerini deneyerek sakinleşmeye çalışın, sonradan pişman olacağınız sözler sarf etmeyin. Gerekirse bir süre bulunduğunuz ortamı terk edin ve sakin kafa ile durumu yeniden değerlendirin.

İyimser olmayı, gülümsemeyi ve esprili olmayı ihmal etmeyin.

Sıkıntılı anlarınızda başarılarınızı kendinize hatırlatın ve gelecek için neler yapmak istediğinizi liste yaparak planlayın.

Unutmayın ki şu anda sizi çok üzen ya da kızdıran bir olayı bir yıl sonra muhtemelen hatırlamıyor olacaksınız.

Geçmişte olanlarla çok fazla uğraşmayın. Gelecek için planlar yapın ancak bunun için kafanızı çok yormayın. En önemlisi içinde bulunduğunuz anı yaşayın.

Belirli aralıklarla tatile çıkın. Özellikle doğa ile içiçe olabilecek imkanlar yaratın.

İnançlarınızı güçü tutun. Bu iç huzurunuz açısından önemlidir.

İhtiyacı olanlara maddi, manevi yardım edin. Bu sizin kendi gözünüzdeki değerinizi arttıracaktır.

Her yolu denemenize rağmen stresiniz ile başa çıkamıyorsanız mutlaka bir uzman psikolog veya psikiyatristten yardım alınız.

Doğal Yöntemlerle Sac Bakimi



Hepiniz uzun ve sağlıklı bir saça sahip olmak için onu sürekli kestirmeniz gerektiğini duyarsınız. Aslında sürekli saçınızı kestirmek sadece onun daha kısa olmasını sağlar. Sağlıklı olması ile hiçbir ilgisi yoktur.

Saç uzunluğu kafanızın şekli ve genişliği ile orantılıdır ve yeni teknolojilerle bile bunu değiştirmenize olanak yoktur. Sağlıklı ya da sağlıksız saç yoktur. Saçımız aslında ölüdür. Ölü olmasaydı kesildiğinde canımız yanmazmıydı? Eğer saçlarınızın ucu kırılmamışsa ya da boyama yüzünden hasar görmemişse onu sürekli kestirip sağlıklı ve uzun yapmaya çalışmak yanlış bir şey. Sadece stil değişikliği düşünenler için sık saç kestirilmesi önerilebilir. Saçınızın sağlıklı olması için yapabilecekleriniz: - Günlük olarak pahalı olmayan bir Vitamin (One-A-Day) alın. - Saçınızı fazla taramayın. Sadece gerektiğinde şekil vermek için tarayın. - Kaliteli bir tarak ya da fırça kullanın. Keskin metal ya da plastik uçlar saçlarınızın uçlarının kırılmasına neden olur.

- Kaliteli saç ürünleri kullanın. Çoğu alışveriş merkezlerinde satılan şampuan ve saç ürünleri aslında birçok kötü kimyasal maddeyi içlerinde bulunduruyor. Mesela 'ammonium laurel sulfate' , ya da silikon içeren ürünler saçınızı kurutarak daha kolay kırılmasına neden olabiliyor. İçlerinde birçok koruyucu madde bulunduğunu iddia eden bu ürünler saçınız için aslında en büyük tehlikeyi oluşturuyor. - Saçınızı sıkı bantlarla toplamayın. Bırakın rahat kalsın. Bu tür toplama şekilleri de kırılmalara neden oluyor.

Sıcak yağ tedavisi

Kurumuş ve yıpranmış saçları en iyi canlandırma yöntemi zeytinyağı tedavisidir. Saçlarınıza parlaklık vermek ve beslemek için 2 çorba kaşığı zeytinyağını ısıtın. Bunu yavaş yavaş tüm saç derinize yedirin. Sıcak suda ıslattığınız bir havluyu sıktıktan sonra bir türban gibi başınıza sarın. Havlu soğurken bu işlemi iki veya üç defa tekrarlayarak, başın yağı iyice emmesini sağlayın. Sonra saçlarınızı yıkayarak, iyice durulayın. Bu bakım türü, özellikle çabuk kırılan saçlar için çok yararlıdır.

Hintyağı tedavisi

Yarım çay fincanı hintyağını ısıttıktan sonra baş derinizi ovarak saçınızın yağı emmesini sağlayın. Yavaş yavaş tarayacağınız saçlarınızı kaynar suya batırırıp sıktığınız havluyla sarın. Bu işlemi yaptıktan sonra yarım saat kadar bekleyip şampuanla yıkayın. Bu tedavi, fazla ince, çabuk kırılan, kuru saçlara iyi gelir.

Zeytinyağı ve bal tedavisi

Yarım çay fincanı yeşil zeytinyağıyla bir çay fincanı süzme balı karıştırın. Bu sıvıyı iyice sallayıp çalkalayın ve bir kaç gün dinlenmeye bırakın. Daha sonra bu karışımı baş derisinize ovarak ve tarayarak yedirin. Ancak bu işlemi yaparken tarağın dişlerinin baş derinize batmamasına özen gösterin. Başınıza bir naylon torba geçirerek, başın sıcaklığını muhafaza etmeyi sağlayın. Karışımı başınızda yarım saat beklettikten sonra, saçlarınızı bol suyla durulayın. Bu işlem, koyu renk saçların ışıltılı bir hal alıp parlamasını sağlar.

Protein tedavisi

Yumurta ile yapılacak protein tedavisi hemen hemen her tür saç için uygundur. İki yumurtayı çırpın ve içine yavaş yavaş bir çorba kaşığı zeytinyağı, bir çorba kaşığı gliserin, bir çorba kaşığı sirke (mümkünse elma sirkesi) ilave edin. Saçınızı bir kez şampuanladıktan sonra saçlarınıza bu karışımı sürüp 15-20 dakika bekleyin. Saçlarınızı iyice duruladıktan sonra saçlarınızın çok kısa sürede canlandığını fark edeceksiniz.

Kakao yağı tedavisi

Koyu renk saçlı kişilerin uygulayabileceği bir başka bakım yöntemi ise aşağıda anlatılan bu karışımdır. İçinde su kaynayan genişçe bir tencerenin içine daha küçük bir kabı oturtun. Yarım çay fincanı ayçiçeği yağını, 1 çorba kaşığı kakao yağını, 1 çorba kaşığı susuz lanolini bu ikinci kabın içinde eritin. Bütün bu yağlar eriyince, kabı kaynar suyun içinden alın ve karışımı iyice çırpın. Bu karışımdan 1 çorba kaşığı kadarını alarak buna 1 çorba kaşığı su katın, iyice karıştırın. Bu sıvıyı ovarak başınıza sürün ve bu durumda 15 dakika ile yarım saat arasında bekleyin. Ardından saçınızı yıkayıp durulayın. Bu tedavi koyu renk saçlara yeni bir canlılık ve parlaklık verir.

Diyetle Ilgili En Cok Merak Edilenler



Diyet yaparken karşılaştığımız sorunlardan biri de, neyi ne kadar yiyeceğimiz. Günlük almamız gereken kalori ve yağ miktarından, karnımız açlıktan kazındığında ne yiyeceğimize ya da kalsiyum ihtiyacımızı mutlaka sütten mi alacağımıza kadar pek çok soru aklımızı kurcalar.

İşte, diyetle ilgili en çok sorulan sorular ve yanıtları:

1- Yumurta kolesterol açısından kötü mü?

Yumurta tüketiminde ölçülü olduğunuz sürece hayır. Yumurta, vücudunuz için gerekli olan protein, K vitamini, riboflavin ve selenyumu sağlamak için mükemmel bir kaynak. Yapılan araştırmalar, yumurta sarısının 213 mg kolestrol içeriyor olmasına karşın, haftada 2 adet yumurta yemenin kandaki kolesterol düzeyi üzerinde hiçbir olumsuz etkide bulunmadığını gösteriyor.

2- Günde kaç kalori almalıyım?

Öncelikle, dengeli bir beslenme programı uygulayarak vücudunuzdaki her yarım kilo için 10 kalori almalısınız. Buna, günlük aktivite durumunuza göre, 400-700 kalori daha eklemelisiniz. Sözgelimi 65 kiloda aktif bir kadının günlük alması gerekli kalori miktarı 2000 civarındadır ve bu kişinin, haftada bir kilo vermek istediğinde, günlük kalori miktarından 500 kalori daha az beslenmesi yeterlidir. Eğer siz daha kalıcı çözümler istiyorsanız, diyetiniz boyunca günlük kalori miktarından 250 kalori indirin ve 250 kaloriyi yaktıracak kadar da egzersiz yapın.

3- Kilo vermek isterken günlük almam gereken ortalama yağ miktarı ne kadardır?

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, günlük aldığınız kalori miktarının yüzde 15'i, diyet yapıyor olun veya olmayın her iki halde de yağlardan sağlanıyor. Bu miktar; kalp krizi, obezite ve diyabet riskini en aza indirmek için yeterli. Sözgelimi, bin 500 kalorilik bir diyet yapıyorsanız alabileceğiniz yağ miktarı 50 gramla sınırlı.

4- Karbonhidrat niçin egzersiz için de büyük önem taşır?

Vücudumuzda glikojen olarak depolanan karbonhidratlar, kas gücünü arttırmada son derece önemli rol oynar. Ayrıca, aşırı olmamak kaydıyla vücudumuzda depoladığımız yağlar da aynı etkiyi gösterir. Kas gelişiminde önemli rol oynayan glikojeni vücudunuza tedarik edebilmek için, egzersiz çalışmalarınız sonrası karbonhidrat içeren yiyeceklerden yemelisiniz. Mesela 90 dakikalık bir egzersiz sonrası, fırınlanmış patates, bir porsiyon meyve veya kepekli krakerler iyi birer seçim.

5- Kahvede bulunan kafein kemiklerimi zayıflatır mı?

Hayır. Çok aşırı miktarda kahve içmiyorsanız böyle bir durum söz konusu değil. Gene de kafeinin kemikleriniz üzerindeki zararlı etkilerinden endişe duyuyorsanız, kahvenizi sütle içmeyi deneyin.

6- Yüksek tansiyon problemim yoksa tuza dikkat etmeme gerek var mı?

Tuz, şeker ve un, üç zararlı beyaz. Bu nedenle, kullanacağınız tuz hep az olmalı.

7- Besleyici değerleri bakımından vücudum için en yararlı 5 sebze hangisi?

İster koyu yeşil olsun isterse kırmızı, isterse portakal rengi veya sarı, bütün sebzeler harika birer besleyici ve vücudumuzu hastalıklara karşı dirençli hale getiriyorlar. Herbirinin ayrı yararları olmakla birlikte, düzenli olarak alındıklarında vücudumuz için en yararlı sebzeler şunlar: Ispanak, iyi bir folik asit kaynağı, kansere karşı koruyucu etkisi var, A vitamini ve kalsiyum içeriyor; havuç, mükemmel bir A vitamini kaynağı; tatlı patates, A ve C vitaminleri içeriyor; brokoli, A ve C vitaminleri ile folik asit içeriyor; sarımsak, kansere karşı etkili pitokimyasallar içeriyor.

8- Hangi yiyecekler kolestrolü düşürür?

Lif bakımından zengin sebzeler, sözgelimi yulaf, fasulye ve soyalı besinler, kolesterolü düşürüyor. Bunlar, kandaki kolesterol miktarını dengeleyici özelliğe sahip bulunuyor. Kolesterolünüz yüksekse, özellikle az yağ içeren bir diyet yapmalısınız. Aldığınız yağ miktarını azaltmak için meyve ve sebze ağırlıklı öğünler yemelisiniz ve kırmızı eti azaltmalısınız. Ayrıca süt ve süt ürünlerinden de yağsız olanları tercih etmelisiniz.

9- Günde 8 bardak su içmek neden önemli?

Vücudumuzda oluşan en temel kimyasal reaksiyonların tümü suya gereksinim duyar. Su; sindirimde, metabolizmanın düzenlenmesinde, vücut ısısının ayarlanmasında, kan basıncında ve fitness performansında direkt etkilidir.

10- Karnım açlıktan kazındığında bunu nasıl giderebilirim?

Bunu tamamen geçiremezsiniz; fakat kendinize en zararsız biçimde üstesinden gelebilirsiniz. Bunun için, diyetisyenlerin belirledikleri stratejilerden birini deneyebilirsiniz. Dilediğiniz yiyecekten ufak miktarlarda yiyerek açlığınızı gidermeye çalışın. Canınızın çektiği yiyeceklerin benzer diyet versiyonlarından deneyin. Hala açlığınızın önüne geçemediyseniz, arkadaşlarınızla birlikte olmayı ve açlığınızı aktivitelerle unutmayı deneyin.

11- Şeker şişmanlatır mı?

Teknik olarak yağ içermediğinden, hayır. Şeker, saf karbonhidrattan oluşur ve biz bu ihtiyacımızı aynı şekilde ekmekten, meyvelerden de karşılayabiliriz. Ama tabii ki şeker kalori içerir. Bazı şekerli yiyecekler, sözgelimi kurabiyeler ve krakerler, aynı zamanda yağ da içerir. O halde, çok fazla şekerli gıda tüketimi kısa sürede yağ birikimleri olarak vücudumuzda yerini alacaktır.

12- En sağlıklı yağ hangisi?

Zeytinyağı kesinlikle en sağlıklı olanı. Zira, doymuş yağ oranı düşe aynı etkiyi gösterir. Kas geük, doymamış yağ oranı yüksek rafine bir yağ. Göğüs kanseri riskini azalıyor ve kolesterol üzerinde kötü etkileri bulunmuyor. Margarin ve tereyağı gibi doymuş yağlar damar tıkanıklığına sebep olur ve böylece yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini arttırır. Hidrojene bitkisel yağ gibi kimyasal reaksiyonlardan geçirilmiş yağlar da kolesterol üzerinde kötü etkilerde bulunur. Yumuşak doymamış margarinler diyet yaparken en uygun seçim. Eğer tereyağı konusunda ısrarcıysanız, light çeşitlerini zeytinyağı ile birlikte kullanmanızda fayda var.

13- Metabolizmayı özellikle güçlendiren yiyecekler var mı?

Hayır. Söylenildiğinin aksine, balarısı polenleri ve greyfurt da böyle bir etkide bulunmuyor. Bazı baharatlı yiyeceklerin metabolizmayı hızlandırdığı doğru olsa da, bunun vücut üzerindeki etkileri oldukça zayıf. Eğer metabolizmanızı güçlendirmek istiyorsanız, ağırlık kaldırma egzersizleri sizin için çok yararlı olacaktır. Kaslarınızı zorlayarak kaldırdığınız her yarım kilo için günde 35 kalori yakabilirsiniz.

14- Çok az yağ yemek mümkün mü?

Tıpkı bir araba gibi, vücudumuz da hareket etmek için yağa gereksinim duyar. Özel olarak yağ asitleri, hücre onarımında ve yenilemelerinde de iş görür. Et, balık, fındık gibi besinlerden aldığımız yağlar, aynı zamanda hormonları düzenleyici ve sinir sistemini güçlendirici etkilere sahip. Her ne kadar çoğu uzman günlük kalori miktarının yüzde 15'inin yağdan karşılanması gerektiği görüşünde birleşse de, yapılan son araştırmalar, yüzde 10'un da yeterli olduğunu gösteriyor.

15- Acıktığım zaman neden çekilmez bir insan oluyorum?

Kötü gününüzde olsanız dahi, dayanılmaz olmanızın sebebi, fizyolojik olarak açlığınızdan ileri geliyor olabilir. Vücuttaki kan şekeri düştüğünde, otomatik olarak kanınızdaki adrenalin ve daha birkaç hormonun işlevi de azalır ve bunun sonucu sinirlilik, kan basıncınızın artışıyla doğru orantılı olarak gerginlik görülebilir. Eğer sık aralıklarla azar azar yemek yemeye vakit ayıramıyorsanız, yanınızda bir meyve veya atıştıracak krakerler taşımanızda yarar var.

16- Hiçbir şey yemeyerek zayıflamak tehlikeli mi?

Bu tarz girişimler son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Vücudunuz iki günden fazla aç kaldığında, karbonhidrat ve protein gibi en temel ihtiyaçlarını kaslardan karşılamaya kalkacaktır. Ayrıca büyük su kaybına da rastlanır. Bunun sonucu olarak da baş ağrısı, baş dönmesi, sıkıntı gibi olumsuz belirtiler görülebilir. Aç kalınan süre arttıkça, oluşması muhtemel tehlikeler de daha ciddi boyutlar kazanacaktır.

17- Baharatlı yiyecekler ülser yapar mı?

Yapılan araştırmalar, peptik ülserin gerçek sebebinin mideye yerleşen bir bakteri olduğunu gösteriyor. Günümüzde ülser tedavisinde diyet yanında bu bakteriyi etkisiz hale getiren ilaçlar da kullanılıyor.

18- Izgaranın kansere yol açtığı doğru mu?

Direkt olarak hayır; ama kanser riskini arttırdığı doğru. Biftek, tavuk gibi et yağları kömür üzerine düştüğünde çıkan dumanın kanserojen etkileri olduğu biliniyor. Yapılan çalışmalar, mangaldan önce etleri marine etmenin bu tehlikeyi azalttığını gösteriyor. Diğer bir sağlıklı yöntem de etleri önce mikro dalgada pişirip en son mangalda çevirerek servise sunmak.

19- Gece yatmadan önce bir şeyler atıştırmak zararlı mı?

Gece yarısı yediklerinizi sindirmeniz iyice zorlaşır. Hele bir de yedikleriniz abur cubursa. Yatmadan önce bir şeyler atıştırmak istiyorsanız meyve veya bir kase yoğurt yemenizi ya da bir bardak süt içmenizi öneriyoruz.

Sivilcelerin Oluşumu ve Kurtulma Yolları



Yağ bezlerinin fazla çalışmasının sebep olduğu küçük çıbanlara sivilce denir. Sivilce kesinlikle sıkılmamalıdır. Aksi taktirde ciltte iz kalabilir. Ayrıca çok yağlı ve baharatlı yiyecekler yememek gerekir.

Bir su bardağı ekşi nar suyuna yarım su bardağı sirke karıştırn. Bu suya bir parça pamğu batırıp sivilce üzerine kompres yapın.

2 su bardağı suya 2 çorba kaşığı ıhlamur koyup 20 dakika kaynatın. Daha sonra temiz bir tülbentten geçirerek süzün. Bu suya batırdığınız yumuşak bir havlu ile sivilce üzerine kompres yapın.

Önce yüzünüzü güzelce yıkayın. Sonra nemlendirici kremle 10 dakika kadar masaj yapın. 6 bardak suyun içine 1 avuç kuru papatya koyup 10 dakika kaynatın ve temiz ince bir tülbentten geçirerek süzün. Biraz soğuduktan sonra yumuşak bir havluyu ılıklaştırdığınız bu suyun içine batırıp yüzünüze koyun. Havlu soğuyunca işlemi tekrarlayın. Sonra temiz bir parça pamukla yüzünüzü silin.

Bir bardak sirkenin içine bir avuç kuru erik koyup 10 dakika kadar bekletin. Sonra erikleri sirkenin içinden çıkartıp sivilce üzerine sürün.

Yüzünüzü iyice yıkadıktan sonra sivilce üzerini alkolle ovun ve kuruduktan sonnra cildinizi pudralayın.

Yarım su bardığı limon kolonyasının içine bir avuç adaçayı koyup 2 gün bekletin. Sivilce kuruyana kadar küçük bir parça pamukla her gün sadece sivilce üzerine sürün.

Akşamları yüzünüzü yarı yarıya sulandırılmış elma sirkesi ile silerseniz cildinizdeki lekelerede faydası olduğunu göreceksiniz.

Günlük Cilt Bakimi İçin Öneriler



Cilt bakımı için ilk önce cildinizi tanımalısınız. Hangi cilt tipine sahip olduğunuzu bilmek için yüzünüzü makyajdan önce veya makyajınızı temizledikten üç dört saat sonra incelemelisiniz.

1. Cilt tipine uygun ürünleri seçmek önemlidir.

2. Çevreden biriken kirlerin, ter yağ gibi kişisel salgılarımızın ve dökülmekte olan ölü cilt hücrelerimizin temizlenmesi ikinci adimdir.

3. En hafif temizlemeyle bile bozulabilen cildin üst tabakasındaki doğal nemlendirme sistemlerinin nemlendiricilerle takviye edilmesi. Genel kural olarak da nemlendiricilerin yüz ve vücut halen nemliyken kullanılması vücuttaki nemi hapsetmektedir.

4. UV ışınlarının verdiği hasarı önlemek için güneşten koruyucu kullanmak.

5. Normal cildin bilhassa foto yaslanma ve hasarı için tedavi edici ürünlerin kullanılması uygundur.

Yağlı cilt parlaktır ve çoğunlukla cilt gözenekleri açıktır. Yumuşak bir kağıt mendil ile silindiğinde mendilin üzerinde lekeler kalır. Yağlı cilt hasta cilt olarak kabul edilir. Sivilce çıkması için müsait bir ortam meydana getirir. Çabuk kirlenir. Gündüzleri korunması ve bakımının yapılması gerekir, geceleri ise hava ile temas edebilmesi için açık bırakılması yani temizlendikten sonra yatılması gerekir.

Yağlı cildin günlük temizliği su ve sabunla yapılabilir. Fakat kükürtlü sabun kullanmakta fayda vardır.

Kuru cilt gergin, ince ve saydamdır. Hatta bazen bakıldığında kılcal damarlar cildin altından görünür.Bazen pul pul soyulur. Kağıt mendil ile silindiğinde kağıdı lekelemez.

Kuru ciltlerin özel bir bakıma ihtiyacı vardır. Sıcak suyla, kireçli suyla ve sabunla temizlenmemelidir. Sabun yerine cildinizi bir temizleme kremi ile temizleyin. Bu kremlerin bazıları cildi sabundan daha iyi temizler. Akşamları cildinizi bademyağı veya yağlı bir kremle nemlendirip kalan fazla yağları kağıt mendil ile silebilirsiniz.

Karma cilt tipinde genellikle yanaklar kuru, burun, çene, alın yağlıdır. Bu tip ciltler en çok rastlanan cilt tipidir ve bakımı diğer cilt tiplerine göre biraz daha zordur. Çünkü, yağlı olan kısımların bakımı yağlı cilt tipinin bakımı gibi, kuru olan kısımların bakımı ise kuru cilt tipinin bakımı gibi yapılmalıdır.