Her Alti Kadindan Birinin Derdi



Her 6 kadından birinde vajinal bölgede aniden başlayan ağrı, yanma, batma ve kaşıntı ile kendini gösteren nedeni kesin olarak belirlenemeyen ''Vulvadini'' hastalığı görüldüğü belirtildi.

Hastalığı tamamen ortadan kaldıran bir tedavinin bulunmadığını ifade eden Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) 2. Başkanı, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Ali Baloğlu, antidepresanlar ve ağrı kesici kremlerin kullanılabileceğini kaydetti.

Doç. Dr. Ali Baloğlu, tıpta 'Vulvadini' diye bilinen hastalığın vajina ve çevresinde görülen, zamanla kronikleşen bir hastalık olarak tanımlandığını vurgulayarak, "Dünya genelinde hastalığın görülme sıklığı yüzde 16-18'dir. Her 6 kadından biri, yaşamının bir döneminde, vajinal bölgede ağrı, yanma, batma ve kaşıntı şikayetleriyle hekime başvurmaktadır. Birçok kadın ise bu durumu saklamakta ve hekime başvurmamaktadır" dedi.

TAMAMEN YOK ETMEK MÜMKÜN DEĞİL

Vulvadini hastalığında şikayetlerin yeri ve derecesinin gün içerisinde dalgalanmalar gösterdiğini ifade eden Baloğlu, ağrıların kalıcı, dönemsel, yaygın ya da bölgesel olabileceğini söyledi. Baloğlu, Vulvadini'ye etki eden birçok faktörün olduğunu ancak kanıtlanmış bir neden bulunamadığını belirterek, vajinal bölgedeki sinirlerde zedelenme, mantar enfeksiyonlarına karşı aşırı hassasiyet, ped ve tuvalet kağıdı gibi çevresel faktörlere karşı alerji, idrar ve bölgedeki kasların yapısının en önemli etkenler olduğunu kaydetti. Hastalığı tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavinin bulunmadığını ancak dönemsel olarak şikayetlerin giderilmesini sağlayan tedavilerin yapılabildiğini ifade eden Baloğlu, tedavide özellikle sakinleştirici özelliği olan antidepresanların kullanıldığını söyledi.

Baloğlu, antidepresanların hastalığa bağlı gelişen psikolojik bozuklukları önlediğini, sinir ve kas sisteminde rahatlama sağladığı için ağrılı bölgede gevşemeye neden olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Antidepresanlar, bu ve benzeri nedenlerden dolayı diğer krem ya da ağrı kesicilerden daha etkilidir. Bununla birlikte çeşitli ağrı kesici kremler, mantar ve enfeksiyon tedavisinde kullanılan antibiyotikler, adalelerin rahatlaması için fizik tedavi uygulamaları ve psikolojik davranışsal terapi yöntemleri uygulanmalıdır. Tedaviler, tek tek değil bir arada uygulanmalıdır. Bu yöntemlerle hastalığın tedavisindeki başarı oranı yüzde 60'ı geçmemektedir."

CERRAHİ TEDAVİ MÜMKÜN

Baloğlu, bu yöntemlerden sonuç alınamadığı durumlarda cerrahi yöntemin de bir seçenek olduğunu ifade ederek, "Ağrılı bölge ameliyatla çıkartılıyor ancak bu yöntemde de hastaların yüzde 10'unda bir süre sonra hastalık tekrarlıyor" diye konuştu.

Cerrahi müdahale sonrasında fiziksel bir deformasyonun da söz konusu olduğunu dile getiren Baloğlu, operasyon sonrasında hastaya psikolojik destek verilmesi gerektiğini söyledi. Baloğlu, hastalığın kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkilediğine, sosyal yaşamdan, iş hayatından koparabildiğine ve cinsel yaşamdan uzaklaştırabildiğine dikkati çekerek, bu ve benzeri kısıtlamaların kadında güven kaybına yol açabildiğini kaydetti. Vulvadini hastalığına bağlı olarak cinsel yaşamında sorun yaşayan, bu nedenle eşinden uzaklaşan birçok kadının aile düzeninin bozulduğunu belirten Baloğlu, aktif yaşamdan kopan kadının bir süre sonra içine kapanmaya başlayabileceğini, öz güvenini yitirebileceğini söyledi.

ÖNERİLER

Vulvadini hastalığından korunmak için genital bölgenin çok sık yıkanmaması, temizlikte sabun kullanılmaması, bölgenin yıkandıktan sonra iyice kurulanması gerektiğini anlatan Baloğlu, şu önerilerde bulundu:

"- Parfümlü tuvalet malzemeleri kullanmayın,
- Genital bölgeye asla sprey ya da parfüm sıkmayın,
- Çamaşırlarınızı yıkarken daha önceden bilmediğiniz deterjanları kullanmayın,
- Yüzde 100 pamuklu iç çamaşırı tercih edin,
- Tayt giymekten kaçının,
- Sürtünmeye neden olacak bisiklete binme gibi aktivitelerden mümkün olduğunca uzak durun,
- Gece yatarken mümkünse iç çamaşırı ve pijama altı giymeyin."

Kucuk Kizda da Kadin Hastaligi Olabilir



Küçük kızınıza bir kadın hastalığı yakıştırmak istemeyebilirsiniz. Hiç bir anne de böyle kabus görmek istemez ama en küçük belirtiyi ciddiye almayı ihmal etmeyin

Küçük bir belirtinin bile ciddiye alınması gerektiğini söyleyen Jinekolog Mete Bostancı, tedavi edilmeyen vajinal sorunların kısırlığa dahi neden olabildiğini söyledi..

Normalde adet dönemiyle birlikte ortaya çıkan genital akıntı, küçük yaştaki kız çocuklarında hatta bebeklerde bile görülebiliyor. Genital akıntı kimi zaman annebabaların aklına dahi gelmeyecek nedenlerden ötürü oluşabiliyor. Oyun ya da mastürbasyon amaçlı vajenine yabancı cisim sokan kız çocuklarında, şiddetli akıntı oluyor. Bu gibi durumlarda ailenin, acilen bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurması gerekiyor. Anadolu Sağlık Merkezi Suadiye Kliniği'nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Mete Bostancı, kız çocuklarında görülebilen genital akıntı ile ilgili soruları yanıtladı:

KAŞINTI SORUN BELİRTİSİDİR

* Çocuklarda kadın hastalığı görülebilir mi?
Genital akıntı olabilir ve aileler en çok bundan korkar. Ne yapacaklarını bilemezler. Bu ıslaklık adet döngüsünün normal bir parçasıdır. Normal genital akıntı berrak, kokusuz, yumurta akı görünümünde ve yapışkandır. Kaşıntı ve bir başka soruna yol açmaz. Bu akıntıların en belirleyici özelliği; uzun süre mesela 1-2 yıl aynı şiddette ve karakter değiştirmeden devam etmeleridir. Adet dönemi yakınlaşınca bazen hormonların etkisi ile akıntının rengi koyulaşıp, hafifçe renklenebilir. Bunlar dışındaki tüm akıntıları muayene yapılıp tanı konuncaya dek hastalık belirtisi olarak kabul etmek ve vakit geçirmeden doktora başvurmak sağlık açısından önemlidir.

ÖLÜME BİLE YOL AÇAR!
* Erken yaşta görülen genital akıntının başlıca sebebi nedir?
En erken yaş olarak doğumu takip eden birinci ay içerisinde akıntı ve hatta hafif bir kanama görülebilir. Gebelik sırasında anneden bebeğe geçen hormonların etkisiyle ortaya çıkan bu durum, tamamen fizyolojik niteliktedir. Erken yaşlarda henüz vajinanın doğal bağışıklığı oluşmadığından, kolaylıkla her çeşit enfeksiyon bu bölgede yerleşerek akıntıya sebep olur.

* Erken görülen genital akıntı, menopoza yol açar mı?
Bu yaşlarda görülen genital akıntılar, erken regl olmak ya da erken menopoz gibi durumlara yol açmaz. Ancak her iki duruma da yol açabilecek bazı hastalıkların erken dönem belirtileri olarak görülebilirler. Ayrıca bazı kanserlerin erken bulguları arasında da genital akıntılar yer alır.

* Aileler akıntının farkına nasıl varabilir?
Fizyolojik akıntının en belirgin özelliği; uzun süre aynı şiddet ve karakterde devam etmesidir. Bu yüzden yeni ortaya çıkan ya da giderek şiddetlenen ve bol miktardaki akıntılar önemlidir. Patolojik akıntılar ise; kötü kokulu ve koyu kıvamlıdır. Sarıyeşil renkli olurlar, köpüklü bazen de süt kesiği şeklinde görülürler. Kaşıntı, idrar yanması, kasık ve bel ağrısı gibi şikayetler; bu tür akıntılara eşlik eder,

* Akıntının fark edilmemesi nasıl bir sonuca yol açar?
Belirtiler akıntıyla başlıyor. Daha sonra ateş ve idrar yolu enfeksiyonları oluşuyor. Ardından bu enfeksiyon vajenden rahim ağzına, oradan yumurtalık ve karın boşluğuna kadar dayanabiliyor. Kısırlık yapabiliyor, hatta ölümle bile sonuçlanabiliyor.
* Akıntıların başlıca nedeni nedir?
Çocukluk yaşlarında görülen akıntıların başlıca sebeplerinden biri; vajende bulunan yabancı cisimdir. 6-10 yaş arasındaki çocuklar bazen oyun ya da mastürbasyon amaçlı bazı yabancı cisimleri vajinalarına sokabiliyor. Böyle bir durumda en önemli belirti; inatçı, kötü kokan ve renkli akıntıdır. Böyle bir durumla karşılaşıldığında aile çocuğu mutlaka bir kadın doğum uzmanına götürmelidir.

* Yabancı cisim vajenden ameliyatla mı çıkartılıyor?
Evet; cismi ameliyatla çıkartıyoruz. Ben, bugüne kadar birçok kız çocuğunun vajinasından küçük el feneri ampulü, saç tokası, silgi, kağıt parçası gibi maddeler çıkarttım. Onlar bunu oyun amaçlı yapıyorlar ve daha sonra korktukları için sıkıntı çektikleri halde ailelerine söylemiyorlar.

* Böyle bir durumda çocukları hangi doktora götürmek gerekir?
Konuya ilgi duyan bir çocuk hastalıkları uzmanı da aileye yardımcı olabilir ancak ilk başvurunun kadın hastalıkları ve doğum uzmanı bir hekime yapılması çok daha doğru olacaktır. Bu tür hastalıklar ihmal edilmemelidir çünkü ilerlerlerse tüplerin tıkanmasına ve kısırlığa bile neden olabilirler. Çocuğunuzu doktora götürürken çekinmek yerine, bir uzmana gidip bu konudaki korkularınızı anlatmalısınız.
Aileler 'bekaretine zarar gelir' diye kızlarını jinekoloğa götürmüyor!
International Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölüm Başkanı Prof. Dr. Engin Oral, ailelerin kızlarını bekaretlerine zarar geleceği korkusuyla muayeneye getirmemesinden yakınıyor. En son noktaya kadar kızlarına jinekolojik muayene yaptırmamakta direnen aileler olduğunu söyleyen Prof. Dr. Oral, bu konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı:

* Aileler jinekoloji muayenesine neden endişeli yaklaşıyor? Bakireliğin önemli olduğu ülkelerde kızlar doktora götürülmüyor, en sonuna kadar bekleniyor. Oysa, üreme çağı ile ilgili sorunların genç kızlıkta erken tanımlanması çok önemlidir. Ülkemizde ancak ciddi bir hastalığa ilişkin şiddetli ağrılar ya da kanamalar varsa doktora gidiliyor. Jinekoloji muayenesinde kızlık zarına hasar verilmiyor. Muayeneyi karın üzerinden ultarosonografi ile yapıyoruz.


GEÇ TANI KISIRLIK NEDENİ!

* Ağrılı geçen regl kanamaları hangi hastalıkların habercisi olabilir? Genç kızlarda ağrılı regl dönemi çok sık görülüyor. Ağrılı reglinin iki türü var. Birincisinde prostoglandin denilen maddeler yükseliyor ve bir süre sonra ağrılı regli kendiliğinden ortadan kalkıyor. İkincisinde ise, endometriozise bağlı ağrılı regl ortaya çıkıyor. Tıptaki adıyla endometriozis yani çikolata kistleri, en çok 13-19 yaş arası kızlarda görülüyor. Hastalık kendini ağrılı regli ile gösteriyor. Bir genç kızda sürekli ağrılı regl görülmesi, doğum kontrol haplarına ve ağrı kesicilere cevap vermemesi halinde yüzde 60 oranında çikolata kistinden şüpheleniyoruz. Adolesan dönemde bu hastalığın teşhisinde, dünyada ortalama 6 yıllık gecikme oluyor. Bu sırada da hastalık evre atlıyor. İngiltere ve Amerika'da yapılan araştırmalara göre; çikolata kisti olan kişilere ancak 5 doktora gittikten sonra tanı konuyor. Bu hastalık şiddetli regl ağrısının dışında, cinsel ilişki sırasında da ağrılara neden oluyor. Hatta kısırlık bile yapıyor.

REGL OLMUYORSA DİKKAT!

* Erken ya da geç regl kanaması ne gibi sorunlar yaratır?

Bir genç kızın koltuk altı ve genital bölgesinde tüylenme oluşmuşsa, vücudundaki yağlanma ve kalça şekline bakılarak 16-17 yaşına kadar regl olması beklenebilir. Ama söz konusu tüylenme yoksa, yağlanma ve kalça şekli de beklendiği gibi gelişmemişse, mutlaka incelenmesi gerekiyor. Regl olmamayı patolojik olarak değerlendiriyoruz. Bu; anatomik bir kusur olabilir. Bu durumda genç kızın rahminde tıkanıklık olabileceği gibi, kızlık zarı da kapalı olabilir. Beyindeki endokrin organlarının ve yumurtalıkların çalışmaması da regl olamamaya neden olur. Yumurtalıklar çalışmayınca erken menopoz ortaya çıkar. Erken regl olması durumunda yumurtalıklarında tümör oluşumuna rastlanabilir. Bu hastalıklar nedeniyle, genç kızların düzenli olarak jinekolojik muayeneden geçmeleri önerilir.


GÖBEĞİ VARSA DİKKAT
Oysa bir genç kızda regl düzensizliği varsa, şişmansa, göbeği çok yağlıysa, cildi yağlı ve aknesi varsa, tüylenme, saç dökülmesi ortaya çıkıyorsa; polikistik over sendromundan şüphelenmek gerekiyor. Bu hastalık toplumda yüzde 7 oranında görülüyor. Polikistik over sendromu, jinekolojik muayeneye genç kızları götürmeme nedeniyle atlanan ama atlanmaması gereken çok önemli bir hastalık.

Cocugunuz Yemek Yemiyorsa



VKV Ameriken Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Diyetisyen Ayça Ilıca çoğu annenin şikayetçi olduğu ‘çocuğum yemek yemiyor’ konusunda annelere altın öğütler verdi.

Anneleri en çok üzen ve telaşlandıran konulardan bir tanesi de çocuklarının yemek yememesidir. “Çocuğumu doyuramıyorum, aç kalıyor” düşüncesiyle ne yapacaklarını şaşıran anneler, doğru bildikleri bir çok yanlışı yaparak yemek yemeyi, ya çocukları için bir işkenceye ya da kendileri için büyük bir tehdit unsuru haline getiriyorlar.

Çocukların yemek yememelerinin bir çok nedeni olabilir. Bunlardan bir tanesi, genellikle çocuğun dikkatleri üzerine çekerek herkesin kendisiyle ilgilenmesini sağlama çabasıdır. Böyle bir durum içerisindeyseniz, yemek yemeyi reddeden çocuğunuza, tabağındakileri bitirmesi konusunda ısrarlı ve tepkili davranmak yerine, ‘peki’ diyerek, onunla ilgilenmemeli, bu konudan ne kadar endişe duyduğunuzu ona hissettirmemelisiniz. Aksi takdirde, çocuğunuz bunu bir koz olarak görecek ve yapılmasını istediği bir şeyi yaptırmak için, sizin endişe duyduğunuzu fark ettiği yemeği reddetme yoluna gidecektir. Çocuğunuz yemek yemeyi istemediğinde, ona tabağındakilerin hepsini bitirmek zorunda olmadığını, açlık hissetmiyorsa daha sonra da yiyebileceğini söyleyip, tabağını yarım saatten fazla önünde tutmamalısınız. Ancak bu tavrınızda tutarlı olmalısınız. Tabağındakileri bitirmesi için ödüller koymak ya da baskıcı ve ters tavırlar içerisine girerek zorlamak ve kandırmak çocuk üzerinde yemek ve yemek zamanı ile ilgili kötü çağrışımlara yol açabilir, hatta ilerleyen zamanlarda daha da büyük sorunlara neden olabilir.

Çocuğunuzun yemeyi reddetmesindeki diğer en önemli etken ise, aynı biz yetişkinlerde olduğu gibi iştahsız olmasıdır. Özellikle hasta ve ateşi yükselmiş, diş çıkartıyor, yorgun ya da uykusuz, alışmış olduğu düzen değişmiş ise, çocuğun iştahında azalma gözlenebilir. Bu dönemde de telaşlanmadan hacmi küçük ama içeriği çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak ve normalde yemekten hoşlandığı yiyecekleri, görsel açıdan da ona hitap edecek şekilde eğlenceli tabak süslemeleri ile, yine ısrarcı olmadan yemesini sağlayabilirsiniz.

İştahsızlığa yol açan diğer önemli bir neden ise, çocuğun öğün aralarında abur-cuburla karnını doyurması nedeni ile ana öğünlerde doygunluk hissetmesi ve yemek yemek istememesidir. Bu tip durumlarda sofra düzeni çok önemlidir.

Çocuğunuz bir yaşına geldiğinde, aile sofranıza oturmalı ve yemek zamanının aile ile bir araya gelinen, herkesin yemek yediği eğlenceli bir vakit olduğunu öğrenmelidir. Çocuğunuzu oyalamak için ana yemek öncesi eline tutuşturduğunuz bir gofret veya bir dilim kek, onu tıkayacak ve sofrada yiyecekleri reddetmesine neden olacaktır. Çocuğunuza, kahvaltı ile öğle yemeği arasında, öğle yemeği ile akşam yemeği arasında, gereksinimlerini karşılayacak küçük ara kahvaltılar ya da meyveler yedirebilirsiniz, ancak bunların saatleri ana öğün saatine yakın olmamalıdır.

Bunların dışında sofra hazırlanırken, çocuğunuzdan yardım istemeniz ve yemek hazırlanmasına onun da katkıda bulunması, çocuğunuzun hem temizlik açısından hem de kendisini daha zinde hissetmesi açısından, yemek öncesi elini yüzünü yıkaması faydalı olacaktır. Yemek tabaklarının çocuğunuzun ilgisini çekecek tarzda renkli olması, tabağına yiyebileceği kadar yemek konması, çocuğunuzu sıkıntıya sokmadan rahat yemek yemesini sağlayacaktır. Çocuğunuz çok yorgun ve uykusuzsa yemek yemesi konusunda ısrarcı olmayın.

Tüm bunlara rağmen çocuğunuzda kilo kaybı gözlemliyorsanız, yemek yemeyi şiddetle reddediyor ve yediklerini çıkartıyorsa mutlaka vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanız faydalı olacaktır.

Kadinlara Guzellik Cevaplari



Diane Irons'ın 'Dünyanın en gizli güzellik sırları' adlı kitabından kadınların en sık sordukları sorular ve yanıtlarını derledik.

İşte kadınların güzelik konusunda merak ettiği ve sıkça sordukları sorular ile yanıtları..

Gözlerinize kalemi nasıl düz çekebilirsiniz?

Aynaya iyice yaklaşın, göz kapağınızı içinde dışa doğru hafifçe çekerek gergin bir zemin oluşturun. Göz kaleminizi kirpiklerinizin dibinden düz şekilde sürün.

Büyük gözeneklerinizi nasıl kapatırsınız?

Yüzünüzü temizledikten sonra gözenekleri sıkılaştırmak için tonik uygulayın. Yağsız bir fondöten tercih edin. Büyük pudra fırçası ile pudranızı sürün.

Bacakların tıraştan sonra kızarmaması için ne yapmalısınız?

Tıraş etmeden önce bir kese ya da kalın bir bezle bacaklarınızı keselemeyi deneyin.

Parfümünüz uzun süre nasıl kalıcı olur?

Parfümünüzün duş jeliyle yıkanın. Saçlarınızı aynı kokuyu veren şampaunla yıkayın. Aynı parfümün vücut losyonunu kullanın. Son olarak parfümünüzü boynunuza, bileklerinize sürün.

Nemlendirici seçerken nasıl karar verebilirsiniz?

Nemlendiricilerin etiketlerini okuyun. İçindeki malzemelerini anlamaya çalışın. Diğer farklı markaların ürünleriyle karşılaştırın. Cildinize uygun olanına göre karar verin.

Saçı kısa kestirmek saçınızın uzamasını sağlar mı?

Saçlarınızı kısa kestirmek saçlarınızın çabuk uzamasını sağlamaz ancak düzenli kestirmek saçlarınızın uçlarının daha güçlü ve kalın olmasını sağlar.

Aynı parfüm neden herkeste farklı kokuyor?

İnsanların vücut kimyaları farklıdır. Bazıları parfüme tepki verebilir. Parfüm almadan önce mutlaka test edilmeli ve 20 dakika sonra satın alıp almamaya karar verilmeli.

Ten rengi çorap alırken neye dikkat etmeli?

Ten rengi çorap seçiminin sırrı, çorabın renginin kolunuzun rengi ile uygun olmasıdır. Birçok kadın bacaklarına bakarak ten rengi çorap aldığı için bacak vücudun diğer taraflarından daha açık görünür.

Büyük beden kadınlar nasıl pantolon seçmeli?

Elastik beli olan pantolonlardan almayın. Düz kemerli ve dökümlü kumaştan hazırlanan pantolonları tercih edin.

Dudaklarınızın kurumasını nasıl önlersiniz?

Bol su için ve biraz bal sürün. Bal sadece cildinizinemlendirmez, aynı zamanda cildi korur.

Kaşlarınızı nasıl güzel alırsınız?

Bir kalemi burnunuzun yanından dik açıyla kaşınıza doğru tutun. Kalemin kaşa değidiği nokta kaşınızın başlama noktasıdır. Bu bölgenin dışındaki kılları cımbızla alın.

Yaslilar da Cinsellikle Ilgileniyor



ABD'de yaşlıların cinselliğe ilgisi hakkında yapılan bir araştırma, yaşlıların da sanıldığı gibi ilgisiz olmadıklarını ortaya koydu.

ABD'de yaşlıların cinselliğe ilgisi hakkında yapılan bir araştırma, yaşlıların da sanıldığı gibi ilgisiz olmadıklarını ortaya koydu.

Chicago Üniversitesi araştırmacıları, 75 ile 85 yaşları arasındaki Amerikalı erkeklerin dörtte üçünden fazlasının ve aynı yaştaki kadınların yarısının hala cinsellikle ilgilendiğini belirledi.

Yaşlılar yurdunda değil, kendi başlarına evlerinde yaşayan 3 bin yaşlı erkek ve kadının katılımıyla yapılan araştırmayı yürüten sosyolog Edward Laumann, yaşlılık sürecinin sekse ilginin azalmasında bir ana faktör olmadığını belirtti.

Bununla birlikte yaşlılarda ilaç tedavisi ya da bazı rahatsızlıkların cinsel ilgiyi azaltabileceğine işaret eden Laumann, yaşlılar için bir diğer sorunun da eşlerinin hayatta olmaması ya da boşanmış olmalarından sonra arkadaş bulamamaları olduğunu ifade etti.

Kadinlar, Eslerinden Ne Bekliyor?



Aşırı isteklerde bulunanlar olsa da huzur ve aile mutluluğunu esas alan kadınlar çoğunlukla eşlerinden öyle abartılı şeyler beklemez.

Peki kadınlar, erkeklerden aile hayatında neler bekliyor? Erkekler acaba bu beklentileri karşılayabiliyorlar mı?

Kadın kocasından evi silip süpürmesini beklemez; ama "hiçbir şey yapmıyormuş" muamelesi görmeyi de hazmedemez. Hiç olmazsa samimi bir şekilde "Hayatım bütün gün koşturup yoruluyorsun, Allah razı olsun." cümlelerini duymak, "sevgi" ve "şefkat" bekler.

Kadınlar, eşlerinin kapıdan girer girmez, "Yorgunluktan ölüyorum" sözleriyle selamsız sabahsız direkt TV'nin karşısına geçmelerini istemez.

Yapılan yemek ya da işlerle ilgili "takdir"lerini belirtmesini, bir eksiklik varsa "iğnelemeden" ve usulünce söylemesini bekler.

Bir kadın eşinden, "Sustur şu çocuğu be kadın! Zaten akşama kadar kafam şişiyor. Bir de senin çocuğunun zırıltılarını mı dinleyeceğim? Görmüyor musun haberleri dinliyorum!" demesini beklemez. (Çocuk sanki sadece kadınındır!)

Hanımlar eşlerinden evi toparlamasını beklemez. Ama en azından "Nerde benim çoraplarım! Şu kenarda duran çoraplarımın sana ne zararı var?" demek yerine çoraplarını belirli bir yere koyması öğrenmesini, kirliyse kirli sepetine bırakmasını bekler.

Kadınlar işten gelen eşlerinin, "Aaa! Bu çocuk ağlıyor, yemek de hazır değil zaten arkadaşlar da beni bekliyor. Haydi eyvallah!" deyip çekip gitmesini değil, "Ben çocukla ilgileneyim sen bir şeyler hazırla yiyelim. İstersen yemekten sonra uzanıver. Ben çocuğa bakarım." gibi tepkiler, "hoşgörü", "yumuşaklık", "merhamet", "destek", "güven", "himaye" bekler.

Kadınlar, eşlerinden tercihlerini, akrabalarını hor görmemesini bekler.

Güllerin Efendisi, "hayırlı erkeğin, annenin çocuğuna lütuf ve merhameti gibi hanımını şefkatle karşılayan, acıyan, lütfeden, tatlılık ve yumuşaklıkla muamele eden erkek olduğunu bu davranışlarının yüz şehitlik makamıyla eşitlendiğini" söylüyor.

Acaba sevgi, ilgi, şefkat, merhamet, hoşgörü vb. kadının erkekten beklediği şeyler başka gezegenlerden ithal mi ediliyor?

Kilo ile mi satılıyor?

Milyon dolarla mı alınıyor?

Ne dersiniz bu akşam evinize en yakın bakkaldan 100 gram tebessüm, ilgi, sevgi, hoşgörü almaya?

İnanın ki, bakkal amca sizden tek kuruş istemez.

Cilt Bakiminda Yapilan 7 Yanlis



Cilt bakımı özen ister. Neler doğru neler yanlış. İşte uzman önerileri..

1. yanlış; Siz sigara içmiyorsunuz ama içen arkadaşlarınızla vakit geçiriyorsunuz.

Zararı: Bir başkasının sigarasından çıkmasına rağmen, sigara dumanı cildinizi mahveder. Sigara dumanındaki kimyasallar (karbon monoksit, katran, nikotin v.b.) direkt gözeneklerinize işler. Bu toksinler vücudunuzun hücreleriyle temas ettiğinde ise, cildinize yumuşaklık veren ve direnç kazandıran yapıyı bozup, erken yaşlanmayı tetikler. Ayrıca cildin kendi kendini yenileme özelliğine de zarar verir.

Yönteminizi değiştirin: Sigarasız ortamlarda kalmaya çalışın ama kendinizi bir duman bulutunun ortasında bulursanız da, içenlerden mümkün olduğu kadar uzak durun ve iyi havalandırılan yerlere yönelin (teraslı ya da dışarıda oturulabilen bar ya da restoranlar). Eve dönünce de duşa girip saçınızla cildinize bulaşmış artıkları çıkarın. Hemen ardından da, C ve E vitaminleri içeren antioksidan özellikli bir nemlendirici kullanın.


2. yanlış: Tatile çıkmadan önce birkaç kez solaryuma giriyorsunuz.

Zararı: Hoş bir bronzluk için ilk temelleri atıyor olabilirsiniz ama cildinize verdiğiniz hasar plajda yaşayabileceğiniz herhangi bir yanığa eşit, hatta daha da fazladır. En yeni modellerinin yaydığı UVA radyasyonu güneşin yaydığından 15 kat daha fazla. Bu aslında sizi yakmaz ama derinizden derinlere işleyerek dokulara ve hücrelere zarar verir ki bu da cilt kanseri riskinizi arttırır. Bir araştırma sonucuna göre; düzenli bir şekilde solaryuma girmenin, melanoma (cilt kanserinin en ölümcül türlerinden biri) yakalanma ihtimalini yüzde 55 arttırdığı belirlenmiş. 20-29 yaş arası kadınlarda melanom olasılığı, yapay güneşlenme tekniklerini kullanmayanlara göre yüzde 158 daha fazla bulunmuş.

Yönteminizi değiştirin:


3. yanlış: Cildinize her gün, hatta bazen günde iki kez peeling işlemi yapıyorsunuz.

Zararı: Evet, ölü hücrelerin atılmasını sağladığı için yararlı olabilir. Ancak fazlası, kesinlikle yarar sağlamak yerine zarar verir. Pek çok kadın baştan aşağa keselenir, gün içinde kimyasal bir dökücü olan alfa hidroksi asitlerini (AHA) içeren losyon kullanır ve gece de retinoid gibi dökücüleri içeren kremler sürer. Tüm bunlar, tek bir günde üç ayrı soyma işlemi demektir. Bu da cilde zarar verir. Çünkü bu işlemler, cildin doğal koruyucu lipid yağ bariyerini ortadan kaldırır ve cildin doğal yapısını bozar.

Yönteminizi değiştirin: Kendinize günde en fazla iki metodu kullanacak şekilde sınır koyun. Aynı günde hem peeling etkisi gösteren bir krem hem kese hem de retinoidleri kullanmayın ve kullandıklarınızın da içeriklerini mutlaka inceleyin. Yüzünüz için aşırı ovalama gerektirmeden ölü hücrelerin atılmasını sağlayan ve AHA içeren bir temizleyici kullanın. Ardından ölü hücreleri dökücü içeriğe sahip bir gece veya gündüz nemlendiricisi (ama her ikisini değil) edinin. Haftada bir olarak da, sakinleştirici jojoba özleri içeren bir temizleyiciyle cildinizi rahatlatın.


4. yanlış: Bacaklarınızı tıraş ederken tıraş kremi yerine, sabun ya da vücut şampuanı kullanıyorsunuz

Zararı: Tıraş jelleri ya da kremleri, jilete üstünde kayabileceği pürüzsüz bir yüzey sağlayarak cildin kızarmasını ve minik kesikler oluşmasını engeller. Pek çok sabunun etiketinde “nemlendiricidir” yazmasına rağmen, sabunlar cildi tıraş esnasında korumazlar bu yüzden de tıraş sonrasında bacaklarınız pul pul görünebilir.

Yönteminizi değiştirin: Mutlaka kadınlara özel bir tıraş kremi kullanın ama sakın bir erkek tıraş kremi kullanmayın. Kadın traş kremleri cildi dinlendiren ve nemlendiren; cildi pullanma ve yara bereye karşı koruyan bitkisel özler içerir. Örneğin bir sonraki traşınızda cildi tıraşa hazırlayan Gilette Satin Care’i tercih edebilirsiniz. Eğer acil bir durumda kalırsanız tıraş kremi yerine saç kremi kullanabilirsiniz. O bile bacağınızı eski klasik sabununuzdan daha iyi koruyacak ve cildinizin nem dengesini bozmayacaktır.


5. yanlış: Çenenizdeki o kocaman sivilceyi fark ettiğiniz an kendinizi tutamıyor ve sıkıyorsunuz.

Zararı: Dermatologlar hep bundan bahseder; sivilceleri patlatmak uzun vadede daha büyük sıkıntılara ve izlere yol açar. Sivilcenizi sıktığınızda, gözeneği tıkayan her ne ise dışarı çıkar ama büyük kısmı içerde, cildin altında kalır. Ama nedense her seferinde yine de sivilcenizi sıkmak, çirkin bir soruna güzel bir çözüm gibi gelir.

Yönteminizi değiştirin: Bunu yine de yapacaksanız, en azından doğru yöntemle yapın. Öncelikle sivilce ve siyah noktalar için özel tasarlanan metal çubuklardan birini alın. Aleti ve sivilceyi alkol ile silin. Ardından çıkıntıyı yumuşatmak için ılık bir kompres uygulayın (ıslak bir bez gibi). En sonunda çıkarıcı aletin deliği ile sivilceyi aynı hizaya getirin ve tam aşağıya doğru ittirin. Bu yöntemi sadece ucu görünen sivilceler ve siyah noktalarda kullanın. Derin kistlerde kullanmanız onları daha kötü hale getirecektir. Ama her zaman için en iyisi; bir dermatoloğa gidin ve o büyük sivilceyi uzmanın ellerine bırakın, bu sayede bir kaç saat içinde kaybolabilirler. Bir başka sivilceyle savaş yöntemi de yeni bir cihaz. Zeno adındaki bu cihaz pille çalışıyor ve ısı terapisi yöntemi ile sivilcedeki bakteri faaliyetini bitirip, beyaz uçlu sivilceye dönüşmesini engelliyor.


6. yanlış: Hamile olduğunuzu bildiğiniz halde cilt bakım rutininizi değiştirmiyorsunuz.
Zararı: Montclair, New Jersey’de dermatoloji uzmanı ve Shape dergisi uzman kurulu üyesi Jeanine Downie’nin ciddi bir uyarısı var: “Hamile olmayanlar için zararsız olan pek çok cilt bakım malzemesi fetüse zarar verebilir.” Bilinen ve sürekli kullanılan anti-aging ve akne bileşenleri, kırışıklara karşı kullanılan retinol ve aknelere karşı uygulanan benzoil peroksid gibi maddeler hamile kadınlar için güvenli bulunmuyor.

Yönteminizi değiştirin: Hamile kalmaya karar verdikten sonra ürünlerinizin içeriklerini okumaya başlayın. Hamilelik esnasında kullanımları güvenli olan meyve özlü ya da laktik (süt özlü] ürünleri tercih edin. Doğal cilt soyucu özlere sahip Clean & Clear Morning Burst Sunshine Control yüz temizleyici iyi bir çözüm olabilir. Aniden beliren cilt sorunları için düşük yoğunlukta salisilik asit içeren ürünler kullanın. Bunun için Dermalogica Overnight Clearing Gel’i ya da içinde söğüt kabuğu gibi doğal bir bileşen bulunduran Skyn Iceland Anti-Blemish Gel With Willow Bark gibi ürünleri de deneyebilirsiniz.


7. yanlış: Makyaj fırçalarınızı nadiren temizliyorsunuz. Bir tek siz kullanıyorsanız neden uğraşacaksınız ki?

Zararı: Fırçalar, zamanla tam bir bakteri yuvası olabilir. Fırçayı temizlemezseniz, bakteri birikimi direkt cildinize geri döner. Bütün o bakteriler hastalıklara yol açabilecek şekilde gözeneklere yerleşebilir. Bunun yanı sıra kirli fırçalar makyaj malzemesini kolaylıkla alamaz ve fırça, kılları birbirlerinin üstüne yığıldığından makyajınızda lekelere yol açar.

Yönteminizi değiştirin: Kiri ve bakteriyi atmak için, fırçaları temizleyici bir şampuanla haftada bir kez yıkayın. Makyaj fırçalarını yıkamaya zamanı olmayanlar için daha pratik çözümler de mevcut. Örneğin Clinique markasının bu probleme kökten çözüm getirmek için, anti mikrobik teknoloji kullanılarak geliştirdiği fırçalar.
Yanmak için solaryuma girmekten başka birçok seçeneğiniz var. Mesela yeni bronzlaştırıcılar. Yüz ve göğüs için, aloe ve E vitamini katkılı Clarins Intense Bronze Self Tanning Tint ve vücut için de cilde hızla işleyen ve gliserin ile yumuşatan Avon Skin-So-Soft Glow Daily Body Moisturizer’ı deneyebilirsiniz.

Kadinlar Hatirlanmak Ister



Özel günlerde hatırlanmak, kadınların en önemli duygusal beklentisi...
Doğum günü ve evlilik yıldönümü başta olmak üzere özel günlerde hatırlanmanın, kadınların en önemli duygusal beklentisi olduğu belirtildi.

Gaziantep Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Murat, "Kadınlar, 18 yaşında iken hangi heyecan ve tutkuyla sevilmişse 50 yaşına geldiğinde dahi hep aynı heyecan ve tutkuyla sevilmeye bekler" dedi.

GAZİ Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Murat, kadınların özel günlerde eşlerinden beklentisini hediyeyle sınırlamanın yanlışlığına dikkati çekti. "Kadınlar, doğum günü ve evlilik yıldönümü başta olmak üzere özel günlerde hatırlanmayı çok isterler" diyen Murat, kadınların bu istemini bir hediye ile olduğu gibi bir çift güzel söz ya da bir anıyla karşılamanın da olanaklı olduğunu ifade etti.

Murat, erkeğin bu konuda eşine yapabileceği en büyük yanlışın özel günü hatırlamamak olduğunu ifade ederek, şu önerilerde bulundu: "Özel günler erkeğin eşine onu çok sevdiğini, onun kendisi için çok önemli biri olduğunu belirtmesi için belki de en önemli fırsattır. Yalnızca doğum günü ya da evlilik yıldönümü değil kadını ilgilendiren kadınlar günü, öğretmenler günü gibi diğer özel günler de erkeğe eşinin kalbini kazanma fırsatı veren günlerdir.

Erkekler doğum günlerinde ya da diğer özel günlerinde hatırlanmadıklarında genelde üzülmezler. Ama kadınlar kesinlikle böyle değildir. Erkekler kadınların bu duyusal özelliğini dikkate almayı ihmal etmemeliler. Örneğin, uzun süredir arzu ettiği, ancak alamadığı bir hediyenin sunulması kadının çok hoşuna gider."

Murat, bu günlerde hemen her kadının hediyenin ucuz ya da pahalı olmasının kendisi için önemli olmadığını ifade ettiğine dikkati çekerek, bu ifade bir yana hediye paketinden bir pırlanta yüzük çıkmasının her kadının beklentisi olduğunu kaydetti.

Kadınların özel günlerinde mümkün olduğunca çok iltifat işitmek istediklerini kaydeden Murat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eşinize bol bol iltifat edin. Mümkünse günler öncesinden kendinizi bu güne hazırlayın. Kadınlar duygusal ilişkide hep aynı heyecanı yaşamak ister. 18 yaşında iken hangi heyecan ve tutkuyla sevilmişse 50 yaşına geldiğinde dahi hep aynı heyecan ve tutkuyla sevilmeye bekler. Sakın eşinizin bu istemini görmemezlikten gelmeyin."

Erkeklerin Nefret Ettikleri 10 Kadin Davranisi




Erkekler kadınlara aşıktır. Kadınlara ulaşmanın yolu güzel görünmeye, iyi kokmaya ve güzel konuşmaya çalışmaktan geçer. Ancak henüz erkekler kadınlarla birlikte ve onlarsız yaşamayı başaramadı.. Çünkü erkeklere göre kadınlar hem mükemmeller hem de değiller..

Erkeklerin nefret ettikleri 10 kadın davranışı..

1. Seksi silah olarak kullananlar

İlişkilerde çoğu kadın kendi üstünlüklerini kurmak için erkeklerin seks isteklerine duyarsız kalır. Bu cesur davranış kendi aralarında alkışlanırken, erkeklere göre basit gibi görünen bu insan ihtiyacından kadınların gerçekten vazgeçebileceklerini düşünmemeleri gerekiyor.

2. Vır vır konuşanlar

Çoğu kadın konuşmayı sever ve eğer bir erkek onlara bir fırsat verirse susmak bilmeyebilir. Bu erkeklerin kadınların ne söylediklerine dikkat etmeyecekleri anlamına gelmez sadece erkekler her detayı duymak istemiyor.

3. Bayılıncaya kadar alış veriş yapanlar

Alış veriş zamanı geldiğinde, çoğu kadın için bir gün yetmez. Vitrinlere bakmak, tek tek incelemek ve fiyatları bilmek isterler. Bir ayakkabı ve giysi mağazasında yeme, içme ve diğer sorumlulukları düşünmeden saatler harcayabilirler. Erkeklere göre en kötüsü onunla dolaşmasını istemesi.. Mağaza mağaza, amaçsızca, her kıyafete ve ayakkabıya bakarak gerektiğinde büyük paralar ödemekten sıkılıyorlar.

4. Aşırı duygusallaşanlar

Herşeye ağlamak. Acıklı ya da mutlu bir filme, kırılan bir tırnağa ya da kötü kesilen saça. Erkeklere göre daha kötüsü onlardan bu duygusallıklarını gidermelerini beklemeleri. Kadınlar bu tür durumlarda erkeklerin omuzunda ağlamak isterken, diğer taraftan onu rahatlatan şeyler söylemenizi beklerler.

Erkekler bir kadını rahatlatacak şeyi henüz bilmiyorlar. Onlara söyledikleri şey çok iyi gelebilir veya onları incitebilir. Erkekler her dakika omuzlarını ıslatan bir kadın istemiyor.

5. Kişisel alanlara saldıranlar

Kadınların erkeklerin kişisel eşyalarını karıştırmak gibi içgüdüsel tiki vardır. İlişkisinin ya da evliliğinin uzun sürmesini isteyen kadınlar bir gümrük görevlisi gibi herşeyinizi alt üst edebilir. Bu tür davranıştan aslında kadınlar da erkekler kadar nefret eder. Saçlarını ne kadar kestirdiklerinin ya da başka yerlere ne kadar harcadıklarının bilinmesini istemezler.

6. Gizemli, araştırarak konuşanlar

'Ne düşünüyorsun' sorusu kadınların erkeğin aşkını anlamalarına yardımcı olan bir soru haline geldi. Erkekler belirsiz, teorik soruların yanıtlarını onların istedikleri doğrultuda vermeye çalışmaktan nefret ediyor. Erkekler eğer gerçekten ruh eşi olduklarına inanırlarsa, cevapları hemen veriyorlar.

7. Zayıf ve muhtaç olanlar

Bazı kadınlar kıymetli hissetmek, erkeklerinin onları el üstünde tutmasını, şımartmasını ve ne kadar özel olduklarının söylenmesini, etraflarında moral ve destek için pervane olmasını isterler. Erkeklere göre bu noktada bir tezat var. Flört sırasında kadınlar ne kadar özgür olduklarını erkeklere göstermek isterken, aşık olduklarında savunmasız hale gelebiliyorlar. Erkekler ise, dayanıklı ve sağlam kadınlarla birlikte olmak, en azından kendi iç dünyalarıyla barışık olanları tercih ediyorlar.

8. Kıskançlar

Çoğu kadın sevgilisinden ya da erkeklerden başka bir kadının adını duymaktan hoşlanmaz. Erkekler neden kadınların buna aşırı tepki gösterdiklerini çoğu zaman anlayamaz. Eğer erkekten şüphelenmesini gerektirecek bir davranış varsa, paranoyasında haklıdır. Boş yere olan size olan güvensizliğinin bedelini erkekler ağır ödememeleri gerektiğini düşünüyor.

9. Diğer kadınları çekemeyenler

Neden bir kadın zengin bir kadını övücü sözler söylemez? Kilodan saç şekline kadar her konuda titiz oldukları halde, çoğu kadın hemcinsinin zenginliğini kıskanır. Erkeklerin de bu tür şeyler söylemesini istemezler. Erkekler de zaten gerekmedikçe söylemezler ancak her söylediklerinin ve yaptıklarının eleştirilmesini, krize dönüşmesini istemiyorlar.

10. Olmadığı halde erdemli görünenler

Çoğu kadın erkeklerden daha erdemli olduğunu göstermeye gayret eder. Erkekler kadınların göründükleri kadar saf ve masum olmadıklarını, her insanın hatalarının olabileceğini düşünüyor. Erkeklere göre kadınlar istedikleri gibi bir erkek bulmak için, onların kendileri gibi olmalarına izin vermeli.