Bir elin hissediş hihayesidir, bu satırlar....
Gözler ellere takılır önce... Hüzünlü yüzüyle karşılıklı bakışmadadaır eller...
Anlar ki, orada yüzlerce kalp beklemektedir...Ve yumruk olur eller ağırlığıyla yükün, yere doğru eğilir.
Yapabileceği çok şey vardır ellerin ve hissetmesi gereken paha biçilmez duygular...
Bir kalbe dokunmak gereklidir şimdi... Boşuna değildir, hiçbir şey... Ve hiçbir şey kalplere giden yoldan daha anlamlı değildir. Yalnızca farkına varmak gerekir. Bir dokunuş, on parmağın ve de bir yüreğin yapabileceği şeylerdir.
Ve bir eldir, şimdi yollarda olan... Bir kalbe dokunmaktır sevincinin adı...
Tek isteği, sonu olan kainatı aşmaktır, ulaşmaktır sonsuzluğa... Ve bunu bilir ki, kalpleri hissederek yapacaktır.
Bir tabela vardır yolun başında,"Dokunmak nedir?" yazılıdır.
Ve dokunmak, kalplere giden yolda anlatılacaktır.
Muhtaç olan her kalbe uzanmaktır, dokunmak...
El olmaktır, yüreklere serpilen sevinç tohumlarının taşıyan...
Bir yetimin saçının okşamaktır...
Bir tas çorbansa içtiğin şu dünyada, onu da paylaşmaktır.
Ve dokunmak, yardım eli olmaktır...
Tebessümünse tek servetin, onu da cömertçe sunmaktır...
Dokunmak...
Keşfetmektir, sevgiye aç olan kalpleri...
Dokunmak...
Aç olan karınların, ekmek kokulu sevgisidir.
Bayramlarda beklenen bir parça etin rüyasıdır dokunmak...
Kulluğun en anlamlı hikayesidir...
Ve bir lütuf değil, vazifedir dokunmak...
Sonsuzluğa açılan sevap kapısıdır.
Allah'a olan merdivenindeki adımındır, dokunmak...
Sonra şükrün sırası gelir... Ve son söz, dualarla söylenir. Dokunmayı nasip eden Yaratana, vesile olan her şey için hamd gereklidir...Kolay yoldan ahiret azığı, belki de buna denilmektedir. Ve hiç durmaksızın, el olmanın kıymeti bilinmeldir.
Ve dokunmak, sevaplarla dolu bir hikayeyi cennette dinlemektir...
Fatma ALADAĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder